CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak, Hakkari ve Van'ı kapsayan bölge turu başladı. Özel, ziyaretinin ilk durağı Diyarbakır'da bir otelde 24 kadın STK temsilcisi ile bir araya geldi. Burada gazetecilere açıklamada bulunan Özel, bugünkü toplantı, 6 gün sürecek olan ziyaretlerin ilk toplantısı olduğu için sembolik olarak burada ilk söylenecek sözün de önemi olduğuna işaret etti. Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı olarak gecikmiş bir teşekkürü yaparak söze başlamak istediğini belirten Özel, “14 Mayıs ve 28 Mayıs'ta adayımıza ve daha sonra da seçim süreci tamamlandıktan sonra gerek 14 Mayıs'ta, gerek 28 Mayıs'ta adayımıza oy veren, destek veren çok kişi; kurum, kuruluş, parti, teşekkür duydu ama duymayanlar vardı. Gecikmiş bir teşekkürü burada yapmak durumundayım. Adayımıza 14 Mayıs ile 28 Mayıs'ta gerek Diyarbakır'dan Van'a kadar bölgede verilen büyük destek ve Türkiye'nin dört bir yanında yerel, genel son 4 seçimde Kürtlerin Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarına ve Cumhurbaşkanı adayına verdikleri destek ve aday çıkarmayarak 14-28 Mayıs'ta Cumhuriyet Halk Partisi adayına böyle yüksek bir oyun bölgeden çıkmasına katkı sağlayan o günkü YSP, bugünkü adıyla DEM Parti'ye hem kurumsal olarak, hem burada yaşayan hangi siyasi görüşler olursa olsun tüm Kürt vatandaşlarımıza bir teşekkürü çok görmememiz gerekiyordu. Bu teşekkürü Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanıyla burada bir kez daha ifade ederek başlamak isterim” dedi. Narin Güran cinayetine değinen Özel, konuşmasına şöyle devam etti: “Dün akşam yine Diyarbakır'dayken biz 14 sayfalık bir iddianame gördük nihayet. Ama içinde bir şey göremedik maalesef. Narin evladımız katledildi. 4 kişi müştereken Narin'i öldürmekle suçlanıyor; anne, amca, ağabey ve itirafçı komşu. Ama cinayeti kimin işlediği yok. Cinayet işlemek, orada bulunduğu söylenen kardeşin 2 arkadaşının hakkında bir şey yok. Bu cinayetin işlenme sebebi, işlemesinden önce ne oldu da bu cinayet işlendi? Bir anne, bir amca, bir kardeş, 6 yaşında bir sabiyi, bir kızı neden katlettiler bu yok. Bilmediğimiz hiçbir şey yok maalesef. Biz de davayı çok yakından takip edeceğiz, gündemde tutacağız. Ama AK Partili milletvekilinin 60 gün önce bildiğini dün akşam saatlerine kadar savcı bilmediğini kağıda ders ediyorsa burada bir tuhaflık var. İttifak kurulmuş geçmişi karanlık geleceğe de kaygı veren bir siyasi yapının kovalandığı meselesini görmezden gelemeyiz. Tayyip Bey (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) seçimden önce verdiği sözlerin hiçbirini tutmadı. Ne emekliye ne emekçiye, ne esnafa, ne çiftçiye, ne yoksulluğa, ne kadınlara bir ek HÜDA-PAR'a verdiği sözü tutu. Bir kez daha evladımıza Allah'tan rahmet ve gerçek ailesi olan bütün Türkiye'ye sabır diliyorum.” “Kürdün sorununun olup olmadığına Kürtler karar verir, devlet karar veremez” “Sayın Bahçeli'nin açıklamalarıyla önemli bir eşikteyiz” diyen Özel, “Şimdi herkes neyin ne olduğunu anlamaya çalışıyor ama biz, meseleye şuradan bakıyoruz. Eğer Sayın Bahçeli'nin söylediği söz, bir kişinin özgürlüğü bir kişiye af ona verilecek bir kürsü, oradan söylenecek bir söz, lağvolacak bir örgüt ve her şey tamamdır. Maalesef hiçbir şey tamam değildir o anlamda. Son söyleyeceğimi baştan bir kez daha söyleyeyim. Cumhuriyet Halk Partisi de barışa giden annelerin gözünün yaşını durdurmaya yönelik olan şehit gelmesine, çatışmalar olmasına ve Türkiye'nin gelişimine engel olan bu sürecin tamamlanması, bitmesi, ortadan kalkması için terörün durması için terör örgütünün ortadan kalkması için Türkiye'nin 86 milyon birden barış içinde kucaklaşabilmesi için atılacak her adımı da önemsiyor ve engel olmayacak. Kimin sözü varsa da kıymetlidir, söylesin ama şu söz söylenmesin: Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Bir sorun vardır, onu da birisi konuşunca bitecektir. O zaman işte şu noktaya geliyorsunuz. Bu masayı diğer bölgedeki kadınların sorunlarını bu masayı daha da genişleterek Diyarbakır'daki Türklerin sorunları, Türkiye'deki 26 milyon Kürdün sorununu yok sayılırsınız. O zaman aslında iyi bir şey yapayım derken hepimizi çok daha kötü bir şeye razı etmeye çalışıyoruz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Kürt sorunu vardır tam da şurada. Kürdün sorununun olup olmadığına Kürtler karar verir, devlet karar veremez. Büyük devlet karar vermiş, küçük devlet de dün ilan etmiş gibi görünüyor. Onların demesiyle Kürt sorunu bitmez. Aksine onlar böyle dedikçe derinleşir. O yüzden Kürtlerin sorunları, Kürtler sorunum kalmadı diyene kadar vardır ve çözülmesi gerekir. Biz de bununla ilgili elimizden gelen her türlü katkıyı ifade etmeye devam edeceğiz” diye konuştu. "Terörün varlığı tüm Türkiye'nin sorunudur, Kürtlerin sorunları da sadece Kürtlerin değil, tüm Türkiye'nin sorunudur" diyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu 2 sorun eş zamanlı olarak çözülmedikten sonra, bu 2 sorun birbirini doğurmaya devam edecektir. Bunun olmaması için biz Diyarbakır'daki iyi niyeti, Diyarbakır'daki umudu görüyoruz ama Diyarbakır'daki endişeyi sabah yaptığımız toplantıda da kaydettik. Çünkü bir kez daha bir süreç yürütülmesi, bir kez daha bir umut ve bir kez daha başarısızlık, geçen sefer ne acılar yaşattıysa çok daha fazlasını yaşatabilir. Bu sebepten dolayı son derece dikkatli olmak durumundayız. Ve Kürtlerin yaşadığı sorunların sadece bir kişinin mecliste konuşmasıyla değil, 86 milyonun temsilcilerinin parlamentoda oturmasıyla, konuşmasıyla demokratik siyasetin önünün açılmasıyla ve kurulacak masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülebilecektir. Bugün Cumhur İttifakı'nın Kürtlerin sorunlarını görmediği, gündeme almadığı, alacağına bir şeyler yapmaya çalıştığı süreç son derece riskler, tehlikeler barındırmaktadır. Bir yandan bir sorunu çözeceğiz derken hangi sorunun çözülmeye çalışıldığı konusunda derin şüpheler vardır. Kürt sorunu yoksa hep bir sorunu çözenlerin, Erdoğan'ın sorunu çözmek üzere bir süreç yürüttüklerine ilişkin endişeler hızla bertaraf edilmelidir.” Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak da daha önce farklı vesilelerle kamuoyu önünde açık biçimde Meclis başkanı ağzıyla Sayın Erdoğan'ın çağrısıyla sivil anayasa söylemiyle kahve dediğimiz anayasa masasına oturmadık. Mevcut anayasaya harfiyen uyulmadıkça ve İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılma gibi bir somut örneği de bir kez daha hatırlatayım. Bütün antidemokratik tavırlardan vazgeçilmedikçe, Anayasa Mahkemesi kararları, AHİM kararları kabul edilmedikçe yani anayasanın en ufak virgülüne kadar tam sadakat gösterilmedikçe biz anayasa çiğneyenlerle bir anayasa yapmayız” dedi. Bir tek samimiyetsizliğe itiraz edeceklerini vurgulayan Özel, “Sonuç olarak kapalı kapılar ardında biz yaptık, oldu anlayışı değil. Kürtleri yaşadığı sorunları gören, çözülme iradesi gösteren, önerileri ortaya koyan, 86 milyonun temsilcilerin olduğu mecliste kuran bir anlayışı savunuyoruz. Bu ülkede yaşayan herkesin Türklerin de Kürtlerin de geleceği yalnızca sivil demokratik siyasetten geçer, doğru yol budur” ifadelerini kullandı.