SON DAKİKA
Hava Durumu

Kuşaktan-Kuşağa…Başkan Ali Özkan

Yazının Giriş Tarihi: 05.01.2023 11:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.01.2023 11:07

Efendim hoş geldiniz Kuşaktan Kuşağa programımıza, şeref verdiniz. İşte bu programda gençlikle alakalı, yeni kuşakla, yeni nesille alakalı görüşlerinizi, düşüncelerinizi, beklentilerinizi alacağız. Biraz da belediyenin projelerinden bahsedeceğiz. İlk sorumuzla başlayalım. Bize kendinizi tanıtır mısınız?

Evet, öncelikle hoş bulduk. Bize bu fırsatı verdiğiniz için size teşekkür ediyorum. Ben 1 Ekim 1967 Karacabey doğumluyum. İlk orta ve liseyi Karacabey’de tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesine kaydoldum ve orda tamamladım. Bu eğitim süreci içerisinde de sosyal ve siyasi aktivitelerin içerisinde aktif olarak bulundum. 12 Eylül sonrası Ülkü Ocakları “Bizim Ocak” dergisi altında teşkilatlanıyordu. Onun il yönetiminde yer aldım. Rahmetli Alpaslan Türkeş Ankara’dan İstanbul’a geldiğinde Yakacık’ta kaldığı malikanesinde onunla birlikte olan yaklaşık 30 40 öğrenciden biriydim. Daha sonrasında Büyük Birlik Partisinde bulundum. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte. Büyük Birlik Partisi genel idare kurulu üyeliği görevini yaptım. Sayın Cumhurbaşkanımızla ilk defa İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığını kazandığında hayırlı olsun ziyaretine gitmiştik rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’yla beraber. Orada tanıştık daha sonradan da AK Parti’de aktif olarak siyaset yapmaya başladım. 2004 yılında bir belediye başkanlığı adaylığı sürecimiz olmuştu, küçük bir oy farkıyla Karacabey’i kazanamadık, 3 yıl siyasete ara verdik. Ondan sonra 2014 yılında çevremizdeki arkadaşların teşvikiyle Karacabey’de belediye başkanlığı adayı oldum. Bu süreden itibaren de Karacabey halkına hizmet etmeye çalışıyoruz.

 Sağ olun. İkinci sorumuz da belediyeyle alakalı aslında. Belediyenizde yeni nesille, gençlikle alakalı ne gibi projeleriniz var?

Evet, Karacabey tarım ve hayvancılığın başkenti olarak addedilen bir ilçedir. Biz 2014’te yola çıkarken, çıkmadan önce de bir vizyon ortaya koyduk, 3T vizyonu diyoruz buna. Karacabey’in gelişmesi büyümesi için tarımsal yatırımlar, turizm yatırımları ve teknolojik yatırımlar diye bunu 3T diye formüle ettik. Tarım ve hayvancılık bizim olmazsa olmazımız ama amiyane tabirle bütün yumurtaları aynı sepete koymamamız gerektiğini ve tarımda farklı özelliklerimiz güzelliklerimizin olduğunu vurgulayarak turizme özellikle Eski Karaağaç leylek köyüne, Uluabat gölüne ve longoz ormanlarına vurgu yaptık. Bununla birlikte de Bursa Sanayi Ticaret Odası’nın önderliğinde 8 bin dönümlük alanda yeni nesil teknoloji bölgesi TEKNOSAB’ın  kuruluşuna teşebbüs heyette yer alarak bulunduk. Karacabey bu noktada vizyonunun gelişmesine katkı sağladık diye düşünüyoruz. Gençlik bizim geleceğimiz biz kökü mazide olan, ahdi olarak kendimizi tabir ediyoruz ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilelebet payidar olması için de gençliğimizin iyi bir şekilde yetişmesi düşüncesiz değil onların kötü alışkanlıklardan korunması gerektiğine inanıyoruz tamam bunu da zorlayıcı tedbirlerle değil özendirici çalışmalarla olabileceğine inanıyoruz. Gençlerimizin bu enerjilerini meşru zeminlerde deşarj edecek alanlarla uğraştırılmak gerektiği düşüncesindeyiz. Bu noktada da birinci önceliğimiz spor oldu. Biz göreve geldiğimizde lisanslı sporcu sayısı 280 – 300 civarındaydı Karacabey’imizde. Nüfusa göre en düşük ilçelerden bir tanesiydi. Belediye bünyesinde bir tane ikinci amatörde futbol kulübü vardı. Tek branş vardı. Biz şu an 22 branşta faaliyet gösteriyoruz. Gençlerimiz, çocuklarımız, Karacabey halkımız için futbolda 2. profesyonel ligdeyiz 1. lige çıkmayı hedefliyoruz. Bunun yanında 2. Ligde voleybol takımımız var basketboldan voleybola, kort tenisten geleneksel okçuluğa, yüzmeden güreşe sporun her alanında gençlerimizle birlikteyiz, halkımızla birlikteyiz. Bu sportif çalışmalarımız Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde de bir karşılık buldu ve Sayın Bakanımızın destekleriyle buraya bir gençlik merkezi -bitme aşamasında- ve spor salonu, halı sahalar, çok çeşitli tesisler kazandırdık ve bu spor salonumuzda işte üç tane otobüsle çocuklarımızı, gençlerimizi, vatandaşlarımızı ücretsiz bir şekilde evlerinden alıp spor yaptırdıktan sonda tekrardan gitmek istedikleri yere bırakarak her gün dolu dolu yüzlerce vatandaşımıza spor yaptırmanın keyfini yaşıyoruz. Bununla birlikte “Gençlik Konserleri, Meteor Yağmuru” gibi etkinlikler ve Türkiye’de ses getiren ilgi uyandıran faaliyetlerle gençlerimizi buluşturuyoruz. Geçen dönemde bütün okullarımızı merkez ve kırsalda ziyaret ederek “Başkanımla Okuyorum” diye bir proje gerçekleştirmiştim. Hem orada çocuklarımızla gençlerimizle okuma alışkanlığının önemine vurgu yaptık. Bununla birlikte de belli bir süre sembol olarak onlarla kitap okuduk, hediye ettiğimiz kitapları. Her öğrencimize hediyemiz oldu bu anlamda. Hep şunu anlatmaya çalışıyorum milletlerarası, devletlerarası bir yarış var dünyada, acımasız bir şekilde. Bu yarışta Türk milletinin yarış sahnesinden silinmemesi, güçlü bir devlet olması için teknolojik üstünlüğü yakalaması gerekiyor. Verdiğim örnek hep aynıydı Amerika’nın gerçek sahibi kızılderililer, çok mert ve cesur insanlardır ama ateşli silahlara sahip değillerdi. Beyaz Adam geldi ve oraları istila etti ve şu anda kızılderililer Amerika’da turistik eşya muamelesine tabii tutuluyorlar işte biz de bu güzel coğrafyada bu güzel toprakları kaybetmek istemiyorsak, bu acımasız yarışta Türk milletini söz sahibi yapmak istiyorsak teknolojik üstünlüğü önemsememiz, öncelememiz ve öne geçirmemiz gerekiyor. Bu çerçevede de ben gençlerimizin teknik okullara yönlenmeleri konusunda düşüncelerimi kendilerine aktarıyorum çünkü teknik okullardan mezun olan insanlar çok rahat iş bulabiliyorlar fakat birçok üniversite mezunu kardeşimiz işsiz ve “Ne iş olursa yaparım” modunda bizim karşımıza geliyorlar. Aslında sanayicilerimizin de ciddi anlamda teknik okullardan mezun olan genç kardeşlerimize ihtiyacı var. Genelde gençlerimizdeki hava masa başı, cam kenarı bir iş tarzını benimsediklerini ve kısa yoldan zengin olma hayali kurduklarını görüyoruz bence hayatın gerekçeleriyle yüzleşmeliler ve çalışmalılar. Çalışmanın insana hiçbir şey kaybettirmediğini aksine hem sağlıklarını hem standartlarını korumanın ilk aşamasının çalışmak, çok çalışmak olduğunu vurguluyoruz. Bu sohbetlerde, konuşmalarda arkadaşlarımızla Karacabey’imiz yatırımlar anlamında gerçekten altın çağını yaşıyor diyebilirim. Bir taraftan devlet yatırımları, hükümetimizin yatırımları, bir yandan büyük şehir belediyemizin yatırımları, var taraftan Karacabey belediyesinin yatırımları, şu anda en fazla hizmet alan ilçe olduğumuzu söyleyebilirim. İstanbul-İzmir otoyolu, devasa bir proje girişi ve çıkışı Karacabey’imizden, bununla birlikte TEKNOSAB’da hummalı bir şekilde faaliyetler devam ediyor. Yaklaşık 50 bin kişiye istihdam hakkı öngörüyoruz. Karacabey’imizdeki nüfusun 85 bin olduğunu düşünürsek, Karacabey’in ne kadar geliştiğinin en somut göstergesi bu. Karacabey’imizde iki tane baraj inşaatı var, tarımsal sulamaya yönelik Yeşildere Barajı kısa süre sonra bitecek. Bununla birlikte yıllardan beri söylenen Görecik Barajı hem içme suyu hem tarımsal sulama alanında bizim gayretlerimiz neticesinde Veysel Eroğlu bakanımızın talimatıyla inşaata başladı, o da hızlı bir şekilde devam ediyor. Yine yüksek hızlı trenin bölgemizden geçen iki tane de durağı olacak. Karacabey’i daha da geliştirecek daha da güzelleştirecek, standartlarını arttıracak vizyon bir proje. Bununla birlikte komple alt yapı, Büyükşehir mahiyetiyle yenileniyor. İçme suyu, kanal, yağmur suyu Marmara denizine kıyı sahil bölgemiz var. Orada da arınma ihalesi yapıldı. İnşaata kısa süre içerisinde başlanacak. UEDAŞ’la havai elektrik hatlarını yüzde doksan oranında yeraltına aldık ve kesintilerden en az etkilenen ilçe konumundayız. Bununla birlikte Gençlik Merkezi inşaatımız bitme aşamasında, spor salonunu hizmete soktuk, katlı otoparkımız yapılıyor. Her gün 3 kırsal mahallede parke taşı çalışmamız var. Merkezde de BUSKİ marifetiyle altı şantiyede alt yapı çalışmaları devam ediyor. Yine Büyükşehir marifetiyle birlikte yaptığımız gasilhane inşaatı, kültür merkezi inşaatı, yeni itfaiye binası inşaatı devam ediyor. Şu anda proje aşamasında olan ve kısa süre sonra inşaatına başlanacak yeni çalışmalarımız var. Karacabey’i geleceğe hazırlamanın gayreti içerisindeyiz. Bu noktada da tabii ki gençlerimizle olan diyaloglarımız çok önemli. Günün her alanında gençlerimize, çocuklarımıza, vatandaşlarımızla birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyoruz onlarla birlikte spor yapıyoruz yürüyüşler, yapıyoruz, çeşitli etkinliklere katılıyoruz. Modern ve müreffeh Karacabey’i hep birlikte inşa etme gayreti içerisinde oluyoruz.

Teşekkür ederiz. Gençlerden, gençlikten ve sizin yatırımlarınızdan da bahsettik ama az önce siz kendiniz de söylediniz “Teknik okullara yönlendiriyoruz.” dediniz. Üniversite mezunlarının çalışmadıklarını, çalışamadıkları için iş bulamadıklarını söylediniz. Peki gençler -aslında çalışmak bunun yollarından bir tanesi ama- kendilerini öbür yaşıtlarından ayıracak şekilde aslında kendilerini öne çıkaracak şekilde nasıl geliştirmeliler?

Şimdi teknolojilerin çok yoğun olarak kullanıldığı bir dönemde biz tabii ki eğitim ve öğretim için sadece okulla kendilerini sınırlamamaları gerekiyor. Zaten bilgiye ulaşmak çağımızda çok kolay. Bununla birlikte mutlaka yabancı dillerini geliştirmelerini, bir hatta birkaç tane yabancı dil öğrenmeleri, dünyayı tanımalarını, dünyada gelişmeleri yakından takip etmeleriyle, memleketleri için bir sancıyı yüreklerinde hissetmelerini, daha doğrusu ideale sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum. Bununla birlikte okul hayatını sadece sınavlardan, notlardan, klasik eğitimden ibaret bir atmosfer olarak kabul etmemeleri gerekiyor. Bence o dönemleri, en güzel dönemleri. Çevrelerini mutlaka keşfetmeleri gerekiyor. Bana göre ben şahsi olarak değerlendirdiğimde üniversitenin bana kattığı en güzel şey Türkiye’nin her yerinde görev yapan güzel insanlara, arkadaşlara sahip olmam. Ben İstanbul Üniversitesi gibi güzel bir üniversiteden mezunum. İktisattı, basın yayınıydı, siyasalı, hukuku her fakültesi edebiyat fakültesi çok geniş bir alanda eğitim veren bir okuldan mezun olmanın hazzını yaşıyorum ve aynı dönemde arkadaşlık ettiğim birçok kişinin gerek kamuda, gerekse özel sektörde çok önemli görevler intiba etmesini benim üniversite hayatımın bana kazandırdığı en büyük güzellik olarak değerlendiriyorum. Arkadaşlarımın bu şekilde olaya bakması lazım. Hem ruhen, hem fiziki olarak kendilerini geliştirmelerinin, onların en büyük kazanımları olacağını düşünüyorum.

Peki teşekkür ederiz. Peki şu ara aslında gençlerimizin en büyük sorunlarından bir tanesi hangi mesleği seçeceklerindeki yaşadığı sorunlar. Çünkü meslek seçeneğimde gerek ekonomik kaygılar, gerek sosyal sorunlardan, gerekse de işi bilmemekten kaynaklı. Gençler çok zorlanıyorlar meslek seçiminde olsun, seçtikleri mesleğin onlara kazandıracağı şeylerden olsun. Sizce bir insan mesleğini seçerken nasıl bir yol izlemeli?

Şimdi Osmanlı Enderun’da, bir yazı varmış orada. Enderun mektebinde orada diyor ki. “Burada hiç bir kuşa yüzme, hiçbir balığa uçma öğretilmez.” Yani o kişinin ehliyatına, liyakatına göre bir eğitim modeli öngörülür başarılı olmak için. Her insan ayrı bir dünyadır, her insanının fiziki özellikleri farklı, ruhi özellikleri, ruhi durumları farklı, eğilimleri farklı, liyakatları farklı, ona göre insan en iyi kendisini tanır. Kendisini tanıyan en iyi kişi kendisidir diye düşünüyorum. O noktada özentiye kapılmadan, algı operasyonlarına kanmadan, kendisiyle ilgili tespitlerini doğru olarak yapmalı ve hangi işi yapmaktan keyif alacaksa. O alanda kendisini geliştirmelidir diye düşünüyorum. İstemeyerek yapılan hiçbir işten verim alınamaz. Bu da bizim atasözlerimizde vardır. Dolayısıyla bence insanlar sevdiği çalışırken mutlu olacağı işleri tercih etmelidir diye düşünüyorum.

Sıradaki sorumuz aslında biraz ucu açık bir soru. Sizin yaşınızdaki insanlarla, benim yaşımdaki insanlar arasında bir sıkıntı var ve kuşak çatışması diyorlar buna. Kuşak çatışmaları şu anda ülkemiz açısından aslında çok büyük bir problem. Siz bu sorunun giderilmesi çözülmesi yönündeki nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

Yani kuşak çatışması olduğu söyleniyor. Vardır mutlaka da ne kadar var bunun ölçülmesi nasıl yapılıyor tabii onlarla ilgili somut bilgiler olduğunu düşünmüyorum. Ama olacaktır. Nazım Hikmet’in bir sözü var. Kısaca onu aktarmak istiyorum ” Ben babamdan önde, ileride doğacak çocuğumdan gerideyim.” Bizim İslamiyet’in ölçüsü de “Önceki günü diğerkine eşit olan ziyandadır.” Dolayısıyla hayat dinamik kavram ve sürekli gelişmeleri içerisinde barındırıyor. Ve hani Hazreti Mevlana’nın bir sözü “Dün dünde kaldı cancağızım, yeni şeyler söylemek lazım.” Dolayısıyla eski kuşak olarak tabir edilen kimseler kendilerini yenilemeli, gençleri anlamaya çalışmalı, gençlerde bir gün şimdi çok anlamakta zorlandıkları ebeveynleri gibi kendilerinin de yaşlanacaklarını hesaba katmalı. Ve ona göre empati yaparak ortak bir noktada buluşmalı diye düşünüyorum. Ve tabii bizim kuşak ve ondan öncesi geçmişteki durumları, memleketimizdeki durumları yaşadılar ama şu anda yeni nesil olarak tabir edilen Z kuşağı olarak değerlendirilen jenerasyon tamamen bir bolluk içerisine denk geldi ve konforlu bir yaşam arzusu var. Dolayısıyla eski sıkıntıları değerlendirebilme imkanına çok sahip değiller. Tabii ki yaşlılar onların başına tabiri caizse kakarak bunları eski sıkıntıları dile getirmelerinin çok bir anlamı yok ama eskiyle şimdinin sağlıklı bir muhasebesinin yapılması, geçmiş dönem zorlukları veya standartlarıyla şimdiki standartlar objektif olarak değerlendirilirse bence bu çatışma olarak tabir edilen uyuşmazlık minimum noktaya indirir diye düşünüyorum.

 Teşekkür ederiz. Aslında bu genç kuşak hatta seçimlerden de bahsettik. Sizin aslınsa bugünkü bakış açınızla, bugünkü Ali Özkan olarak baktığınızda kendi gençliğinizde keşkeleriniz var mı ya da değiştirmek istediğiniz bazı şeyler olur muydu?

Yani insanların hayatında keşkelerin yaşandıktan sonra çok bir anlamı yok. Sadece keşkede yaşadığım anlarımı tekrar yaşama imkanım da yok. Akan suda iki defa yıkanamıyorsunuz. Böyle bir realite var. Ancak gençlere tavsiyem olur, fırsatım olsa daha fazla çalışmak istedim. Bununla birlikte mutlaka birkaç tane daha yabancı dil öğrenmek için aşırı gayret sarfederdim. Bizim bunları bu saatten sonra geriye dönüp yapabilme imkanımız olmayacağına göre gençlerin bunları mutlaka değerlendirmesi gerekir diye düşünüyorum. Telafisi olmayan en önemli şeylerden biri zaman. Zamanlarını çok iyi değerlendirsinler diye bir tavsiyede bulunabilirim, kendileri için.

 Yavaştan artık son sorumuza geçiyorum. Aslında bu birazcık da şahsi muhasebenizi yapmanızı gerektiren bir soru olacak. Siz aslında bu dünyayı kendi büyüklerinizden kendi üst neslinizden emanet aldınız. Sorum şu emanet aldığınız bu dünyayı yeni nesle teslim edeceğiniz zaman aldığınızdan daha kötü bir halde teslim etmeyeceğinize inanmakta mısınız? Ve bu konuda kendi nesliniz açısından bakarsanız, yeni nesle bırakacağınız dünya konusunda içiniz rahat mı?

Bir insanın tek başına uygulayabileceği, değiştirebileceği ya da dizayn edebileceği bir hadise değil. Önemli olan insanın kendi vicdanında muhasebesini yapması, üzerine düşeni yapmış olması ya da kısaca yapılması gerekenleri yapmak, yapılmaması gerekenlerden uzaklaşmak olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla ben Türk milletinin bir ferdi olarak gelecek nesillere daha iyi bir Türkiye bırakmak adına ideal sahibi bir kişi olduğunu ve bu noktada gayret gösterdiğimi rahatlıkla ifade edebilirim. Öğrencilik dönemimden itibaren bu sıkıntıyı, bu hassasiyeti, bu idealleri taşıyordum ve Türk milleti için bir fert olarak üzerime düşenleri yapmaya gayret ettiğimi çok rahatlıkla ifade edebilirim.

Efendim sorularımı yanıtladığınız için bizi kabul ettiğiniz için, programımıza da konuk olduğunuz için çok teşekkür ederiz. Kuşaktan Kuşağa programımızın bir bölümünden daha iyi günler. Biz verdik kıssayı, değer bilenler alsın hisseyi…

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.