SON DAKİKA
Hava Durumu

AH, O GÜZEL YOKLUK YILLARI!.

Yazının Giriş Tarihi: 13.01.2021 19:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.01.2021 19:23

O yıllarda henüz “Her mahallede bir milyoner” falan yoktu.
Herkes “aynı”ydı. Çoğu aileler, mütevazı koşullardaydı. Genelde babalar ya memur ya işçi, ya esnaf olduğundan “onda var, bende yok” söz konusu olmazdı. Eskiden savurganlık, israf da yok denecek kadar azdı. Hatırlarım; sökülüp tekrar boyanıp yeniden örülen kazaklar, ters yüz edilerek yapılan elbiseler, paltolar, eskiyen, delinen ayakkabıların atılmayıp tamir edildiği, kaçan çorapların ustaca eski haline getirildiği zamanlar…
Ayakkabıda pençe, pantolonda yama ayıp değildi.
Anneler, mutfak ekonomisti olduğu kadar, terziydi de.. Hemen her evde “her gelin kızın rüyası” dikiş makineleri vardı. Öyle; gömlek, pijama, hatta pantolonu hazır almak fazla yoktu. Anneler dikerdi. Küçülen el sabunlarının biriktirilip eritilerek çamaşır kaynatmak için kullanıldığı, yemeklerin günlük olarak tüketildiği ve hiç çöpe dökülmediği, bayatlayan ekmek dilimlerinin yumurtaya bulanıp kızartılarak üzerine reçel dökülerek tatlı niyetine yendiği güzel yokluk günleri.
Şimdiki gibi “albenili”, mükellef kahvaltı her evde yoktu. Çocuklar şekerli süte ekmek doğrayıp kaşıklamayı, kızarmış ekmeği yağa banmayı ya da yağ sürerek yemeyi severdi. Birkaç çeşit zeytin, peynir yeterdi. Çocuklar derken, kurşun kalemlerin dibine kadar kullanıldığı, defter yapraklarının asla boşa harcanmadığı zamanlar..
   “O da olsun, bu da olsun” diyerek, “bakla oda, nohut sofa” evlere fazla eşya da alınmazdı. İki Bulgar somya, birkaç kilim, sadece misafir geldiğinde kullanılan fincanlar, çay bardakları ve yemek tabaklarının olduğu küçük büfe, mutfakta tel dolabı, yatak yorgan yüklüğü yeterdi, artardı bile.. Beyaz eşya zaten yoktu, sonradan alınan koltuklar da öncelikle misafirlerin kullanımını beklerdi. Yaşananlar, ansiklopedilere sığmaz. Bunlar, hemen aklıma gelenler.
Ben o “yokluk günlerini” özlüyorum(!)..
Varsın; o olmasın, bu olmasın.. Hatta o kuyruklara da razıyım.
Şimdi her şey var. Ya mutluluk, ya huzur?..
Eski kuşaklar çok yokluk görmüşler. Onu beğenmeme, buna burun kıvırma yoktu. Bir elbise dolabı tüm aileye yeterdi. Çünkü ceket de, pantolon da, entari de, etek de, gömlek de.. en fazla ikişer taneydi. Belki de “Bir lokma, bir hırka” misali yaşayanların çocukları olduğumuzdan, biz de tutumluyduk. Küçük şeylerden mutlu olurduk. Ondandır belki de, bayram gecelerinde yastık altına koyarak yeni ayakkabıyla, elbiseyle yatmamız, 3-5 kuruş harçlıkla, bir mendil, bir lokumla mutlu olmamız..
Meğer o yoklukta ne çok “şeylerimiz” varmış.
Ah o güzel yokluk yılları.
Meğer aslında ne kadar zenginmişiz!..

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.