SON DAKİKA
Hava Durumu

Algı yönetimi ve siyasetteki başarılar

1980’li yıllardan sonra ülkemizde bir toplum mühendisliği ve algı yönetimi yönetiminden söz edilmeye başlandı. Askeri darbe sonrası siyaset yeniden şekillendi. Bu yeni şekillenmede, insanların birbirlerine karşı üstün olduklarının ispatlanması

Haber Giriş Tarihi: 02.10.2014 10:34
Haber Güncellenme Tarihi: 02.10.2014 10:34
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursadameydan.com/

1980’li yıllardan sonra ülkemizde bir toplum mühendisliği ve algı yönetimi yönetiminden söz edilmeye başlandı.

Askeri darbe sonrası siyaset yeniden şekillendi. Bu yeni şekillenmede, insanların birbirlerine karşı üstün olduklarının ispatlanması için, ortadirek kavramının yanı sıra, el üstünde tutulanlar, papatyalar, Has Bahçe gülleri gibi sıfatlarla gündeme getirildi.

Halk bu olan biteni ilgiyle izlerken, iş başında bulunanlar ise, kendi yarattıkları yeni sosyete, yeni zenginler ve yeni vurguncularla beraber yol yürümeye devam ettiler.

Sonra, toplumdaki algı yönetimi değişti. Çünkü, Davul delen Jaguar fotoğrafı bir iktidarın yok olup gitmesine, tek başına hükümeti kuran partinin ise tabela partisi olmasına, sonra da siyasi yaşantısının sonlanmasına kadar algı yönetimi değişti.

Algı yönetimi, yani topluma insanlarla ilgili, yöneticilerle ilgili, yapılan işlerle ilgili pompalanan haberler ve gösterileri içeriyor.

Bunun için üçlü bir saç ayağı gerekli.

Uluslar arası ilişkiler ve siyaset bilimi derslerinde öğrendiğimiz kadarıyla, algı yönetiminin yönetilebilmesi için;

Bir siyasi parti veya gönüllü kuruluş gerekli.

İkincisi, iyi bir hitabet gücü.

Üçüncüsü ise medya ayağı.

Bu saç ayağı oluştuğu zaman, toplumdaki olaylara bakış ve algı yönetimi değişimi söz konusu.

Türkiye’de her devirde bu saç ayakları kuruluyor. Bazıları sağlam zeminde olmadığı için bir ayağı batınca, ortalık toz duman oluyor. Bazıları ise, çıkar ilişkilerine bağlı oldukları için menfaatlerin bittiği zaman yerle bir oluveriyor.

Gelelim şu anki ülkemizdeki duruma;

Beraber yol yürüyen bir hizmet gurubu ile hükümet arasında kara kediler dolaşmaya başladı. Paralel yapı söylemleri gelişti. Devlet içinde bazı kişilerin devletin gücü ve erkinden güç alıp, oturdukları koltukları bazı kişilerin çıkarları doğrultusunda kullandıkları iddialarıyla ilgili yeni bir algı yönetimi oluştu.

Adalete olan halk güveni yüzde 20’nin altına düştüğünden söz ediliyor. Her ne hikmetse, devletin kasasından maaş alan hakim ve savcıların, yaptıkları hatalar, verdikleri yanlış kararlar, topluma verdikleri zararlar ve vatandaşları çileden çıkaran hukuk içindeki hukuksuzlukların hesabı sorulamıyor.

İşte bu yeni algı yönetimi, yeni Türkiye imajıyla birleştirilip yeni bir siyasi denge mekanizmaları kuruldu.

Bursa ayağına gelindiğinde ise;

Bu kentin topladığı vergiler, oluşturdukları katma değerlerin yanında, kazandırılan kamu kaynaklı yatırımların devede kulak olduğu algısı var. Bende bu algıyı destekliyorum. Çünkü, Bursa, yakın zamanda hak ettiği kamu yatırımlarını alamadı. Hastane projesi kaldı. Samanlı Sağlık Kompleksi kaldı. Yeni adliye binası bürokrasiye takıldı. Çevre yolları kör topal ilerliyor. Turizm projeleri yok. Kentsel dönüşümde deyim yerinde ise çivi bile çakılmadı.

Bu durum algı yönetimiyle birleştiğinde Bursa kamu yatırımlarında sınıfta kaldı diyebiliyoruz.

Bursa siyasetinde de beklenti var. Muhalefet sessiz. İktidar sessiz. Günlük politikalar ve açılış-kapanışlarla yürüyor siyaset. Yerel siyaset yok gibi. Yerel siyasetçiler bile dış ülkelerdeki savaşla ilgileniyorlar.

Tabi, bu olay acı bir tablo.

Bursa için ikinci acı tabloyu da, geçtiğimiz günlerde Gıda Mühendisleri Odası’nın düzenlediği toplantıda CHP Bursa milletvekili İlhan Demiröz gündeme getirdi. Akademik odaların DOSAB santraline karşı çıktıklarını hatırlatan vekil Demiröz, sadece belli bir konuya odaklanmanın, toplumda yanlış algılanmalara yol açtığını, bu nedenle, sadece DOSAB santrali değil, İnegazi çimento, Karacabey Kotiyak, kent merkezindeki yeşil alanların betonlaşmasına da ortak tepki gösterilmesini istedi.

Ben daha önce yazmıştım. Akademik odaların bazılarının olaylara siyasi baktığını, ideolojik propaganda için bazı konuları kullandıklarını ifade etmiştim. Toplumun bu nedenle, akademik odaların pek çok açıklamasını dikkate almadığını yazmıştım.

Yine de aynı görüşteyim. Akademik odaların yaptıkları açıklamalar ve uygulamalarında CHP siyaseti ile sol görüşün egemen kılınmaya çalışıldığı kuşkusu toplumda ağır basıyor. Çünkü, CHP’li belediye kaynaklı yeşil alanların betonlaşmasıyla ilgili hiçbir sesleri çıkmıyor.

Böyle bir algı oluşmuş nedense…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.