SON DAKİKA
Hava Durumu

“Allah bu millete bir daha İstiklal arşı yazdırmasın…”

Yazının Giriş Tarihi: 27.12.2020 17:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.12.2020 17:48

Ölümünden kısa süre önceydi..
Birkaç gazeteci O’nu ziyarete gitti. “Yeniden İstiklal Marşı..” konusu ortaya atılınca Mehmet Akif hasta yatağından heyecanla doğruldu, öfkelendi;
“O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz, ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değil, milletin malıdır. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.”
Bazen bir kişi, koskoca bir toplumun içinden geçen duyguları ifade edebilir.
İşte Mehmet Akif Ersoy, o kişilerden biri olmuştur.
***
1920’nin sonlarıydı..
Batı Anadolu’da Türk kuvvetleri Çerkez Ethem sorunuyla ilgilenirken bundan yararlanmak isteyen Yunan ordusu büyük bir taarruza hazırlanıyordu. Kritik günlerdi.. Türk Ordusu’nun sadece silaha, cephaneye değil, gelecek umutlarını canlı tutacak manevi desteğe de ihtiyacı vardı.
Anadolu’da düşmana karşı tutuşan heyecanı alevlendirecek, vatan sevgisini, umudunu canlı tutacak bir marşa ihtiyaç düşüncesi o günlerin Genel Kurmay Başkanı İsmet (İnönü) Paşa’dan gelir. Milli Eğitim Bakanlığı’na bu düşüncesini iletir. Bakanlık yarışma düzenler, güfte için 500 lira da ödül koyar. Bir anda 734 şiir gelir. Sadece 6’sı dikkate değer bulunur.
Osmanlı’nın çöküş yıllarını, Anadolu’nun işgalini yaşayan, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda “coşku veren bir hatip” olarak yer alan, o dönem de Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif’in para ödülü nedeniyle yarışmaya katılmadığı öğrenilir. Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey, Mehmet Akif’i aracılarla ikna eder. Mehmet Akif 48 saatte İstiklal Marşı’nı yazar..
TBMM’de Hamdullah Suphi Bey, ayakta dinlenen, sık sık alkışlarla kesilen bu şiiri okur.
12 Mart 1921’de şiir İstiklal Marşı olarak yine alkışlarla kabul edilir. Mehmet Akif, 500 TL ödülü Hilal-i Ahmer bünyesinde kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar’ül Mesai Vakfı’na bağışlar.
İstiklal Marşı, bağımsızlığımızın, dimdik ayakta oluşumuzun da sembolüdür.
Bu marş, yurdun düşman işgaline uğradığı felaket günlerini yaşadığı dönemde oluşmuştur. O günlerden bu günlere yansıyan, yokluk içinde, yok olmuş bir ulusun küllerinden var olma mücadelesinin aktarıldığı, o günlerin değerli bir anısıdır.
Mehmet Akif, o nedenle o anlamlı sözünü söylemiştir.
Mehmet Akif, Ankara’nın soğuğunda Meclis’e giderken paltosunu ödünç aldığı yakın dostu, Neyzen Tevfik’in kardeşi Baytar Şefik Bey, “Akif Bey, şu ödülü reddetmeyip palto alsaydınız..” der. Mehmet Akif, hassas olduğu bu konuda çok hiddetlenir, uzun süre onunla konuşmaz.  Hasta Mehmet Akif’in hüzünlü son günleri ise anlatılası değildir.
İstanbul’da 27 Aralık 1936’da vefat etti.
Sevgiyle, saygıyla, rahmetle..

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.