Biraz geç kalınmadı mı?

“Benim dediğim olmazsa, yapılan her iş yanlıştır” mantığı ile hareket eden milyonlara tanık olmaya başladık.

Aman Allahım neymiş, MHP, TBMM meclis başkanlığı seçimlerinin son turunda neden CHP adayına oy vermeyip, boş oy kullanmış ve AK Parti’nin adayının meclis başkanı olmasının yolunu açmış.

Bu konuyla ilgili yazımı Perşembe günü yazmıştım. MHP’nin Türkiye üzerinde oynanmak istenilen bir oyunu bozduğundan söz etmiştim. Öfkeli, CHP ve HDP yandaşları, aynı zamanda geçmişte ülkemizi İMF’ye teslim ederek, hazineyi tam takır kuru bakır bırakan bir takım koalisyon ortaklarının uzantıları bana çok kızmışlar.

Normaldir. Zaten yaz aylarındayız. Hava sıcaklığı normalin üzerinde. Mübarek Ramazan ayı nedeniyle bol yağmur yağıp havaları serinletse de yine de sıcaklar bunaltıyor.

Perşembe yazımda söz etmiştim. Eğer CHP, TBMM başkanlığını ve dahi iktidarı AK Parti’ye kaptırmak istemiyorsa, 7 haziran seçimlerinden sonra izlediği yol yanlıştır. Yapılan atraksiyonlar yanlıştır. Söylemler yanlıştır. İstemem yan cebime koy cinsinden siyasi manevralar duvara toslamıştır. CHP’nin kurumsal varlığı ve senelerin, 90 yıllık siyasetin birikimleri nerede ise yok sayılarak, sırf kindar tavırlar içinde açıklamalarla bu ülkede ve yönetimde söz sahibi olacaklarını sananlara halkımız, seçmenlerimiz her zaman haddini bildirmiştir. Bildirmeye de devam edecektir.

Bana göre MHP en doğru olanı yaptı.

Siyasette ilkeli hareket etmek, varlığın devamı için çok önemlidir. Rüzgara göre yelken açıp, yön değiştirmek MHP’nin siyasi tarihinde şimdiye kadar yazmadı. Yazmıyor.

Muhalefet eğer iktidarı elde etmek istiyorsa, elinde çok önemli ve bulunmaz bir fırsat vardı. MHP, AK Partililerin seçim sonrasında isim vererek ifade ettikleri, “Meral Akşener’i aday gösterirseniz destek oluruz” açıklamasına, çantada keklik olan TBMM başkanlığı için cumhurbaşkanlığı seçiminde Çatı Adayı olarak belirledikleri Ekmelettin İhsanoğlu’nu aday gösterip, TBMM başkanlığı seçiminde cumhurbaşkanlığı seçimi için kurulan koalisyonun devamını arzuladı.

Ama, ,CHP bu kez yine yanlış yaptı. MHP’ye kendi adaylarını, yani CHP bu kez Çatı Adayı destekleme yerine Deniz Baykal’ı desteklemesi için kamuoyunu baskısı kurmaya çabaladı. Tabi bütün bunlar geri tepti.

Geri tepen bir silahın ateşlenen mermisinin namludan çıkması mümkün olmadığı gibi hedefe ulaşması gayri mümkündür.

CHP’liler bu duruma, “Çatı mı kaldı?” şeklinde yorum yaparken bu durumu hiç mi hiç düşünmediler.

Demek ki, cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından köprünün altından çok sular akmış. Partilerin uzlaşmalarıyla ilgili sıkıntılar yeniden baş göstermiş.

İşte bu durum, TBMM başkanlık seçiminde etkisini verdi.

Siyasetçilerimizin de kendileriyle ilgili hataları bulup, onarmaları gerekiyor.

Kimsenin kızmaya hakkı yok. Yoksa, birilerini suçlayıp, zeytinyağı gibi üste çıkma çabaları kimseye prim kazandırmaz, aksine oy kaybına yol açar.

Sosyal medyada bakıyorum. Pek çok tanıdığım, bazıları ise hiç ummadığım kişiler MHP’nin tavrını eleştiriyorlar. Bence yarını beklemeden önce çok büyük hatalara imza atıyorlar. Zaten Türk siyaseti böylesine günlük plan, program ve günlük politikalar yüzünden istikrarsızlık göstermiyor mu?

Geleceği planlama adına hangi siyasi partinin hangi programı var?

Sanırım, 7 haziran seçimleri öncesinde ve sonrasındaki gelişmeleri hesap etmeden seçim kampanyası yürütülmesinde bunun çok büyük önemi var.

Öyle görülüyor ki, bütün siyasi partiler biraz geç kalmışlar.