Hafta başında Büyükşehir Belediye Başkanımız Alinur Aktaş’ın konuğu olduk.

Hani her şeyin bir ilki vardır derler ya benim için de öyle bir deneyim oldu.

Genellikle hayata dair yazılar yazan bir gazeteci olarak ben, bu ziyaretle birlikte farklı bir heyecan yaşadım çünkü ilk kez resmî bir toplantıda yer almıştım.

Şu an yazılarımın yayınlandığı MEYDAN GAZETESİ adına oradaydım, daha önce uzunca bir süre görev yaptığım GAZETE BURSA ve yine aynı medya grubu içinde içinde yer alan BURSA HABER Gazetesi yönetici, yazar ve muhabirleriyle birlikte, Başkanımız Alinur  Aktaş’tan, Bursa’ya dair bilgiler aldık.

Medya Sahibimiz Cüneyt DİZDAR beyin de katılımlarıyla gerçekleşen ziyaretimizde ilk izlenim olarak, sıcak ve samimi bir ortama tanık olduğumu söylemeliyim.

Sayın Başkanımız içten bir karşılama sonrasında önce genel bir değerlendirme yaptı.

Sonra da sorulan her soruya hiç tereddüt etmeden çok samimi cevaplar verdi.

Hatta itiraf edeyim, şimdi kızacak dediğim, beraberinde eleştiri de olan en sert soruları dahi yumuşak bir üslupla, hiç de olumsuz bir tavır sergilemeden açık kalplilikle yanıtladı.

Ziyaretimizde yaşadığımız kente dair her şey konuşuldu ama daha çok trafik ve kentsel dönüşüm konuları öne çıktı diyebilirim.

Bursalıların ilk gündeminde yer alan trafik konusunu anlatırken, Sayın Başkanımızın verdiği Fransa örneği dikkatimi çekti.

“Biliyor musunuz Fransa trafik sorununu Başkent Paris’te nasıl çözmüş? Kent Merkezi’de tam 5 km çapındaki bölgeyi bir anlamda koruma altına alıp araç girmesini yasaklamışlar. Bu bölgede gideceğiniz yere sadece yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Bir toplantı için gittiğimde de yerinde gördüm.

Biz ne yapıyoruz? Haken daha evimizin önüne, dükkanımızın, işyerimizin kapısına kadar otomobilimizle gitmeye ısrar ediyoruz.

Bu kadar yürümekten aciziz ve maalesef rahatımıza düşkünüz. Toplu ulaşım alışkanlığımız da tam oluşmuş değil, halen daha tek kişi bindiğimiz özel araçlarımızda kent merkezine akın ediyoruz.

Bu arada trafik dünyada bütün büyük şehirlerin sorunu. Bir ay önce Hollanda’nın Başkenti Amsterdam’daydım. Havaalanından şehir merkezine 45 dakikada zor ulaştık.

Sonuç olarak öncelikle toplu ulaşım kültürüne artık mutlaka sahip olmalıyız ve şehir merkezini trafikten arındıracak projelere destek vermeliyiz.”

Alinur Bey’in samimi bir şekilde söylediği bu sözlere, çocukluğu ve gençliği yine trafiği çok düzenli bir ülke olan İsviçre’de geçmiş bir kişi olarak katılmamam mümkün değil. Başkanımızın bu sözleri, bana, Başkent Zürih’in saat gibi tıkır tıkır işleyen  trafiğini hatırlattı.

İsteyince imkansız gibi görünen her şey oluyor tabi.

Ziyarette üzerinde durulması gereken düzeyde önemli bulduğum diğer konu irade vurgulamasıydı.

“Kent yönetiminde ortaya koyduğunuz güçlü irade çok önemli. Sonuçta sadece yaparak değil, Bursa’yı yıkarak da güzelleştirmeliyiz. Yıkmak için de yeniden yapmak için de irade lazım. Tabi yıkarken de kentin dokusuna, silüetine zarar vermemek, tam tersine Hanlar Bölgesi’nde olduğu gibi o harika tarihsel silüetin ortaya çıkmasını amaçlamak kazım. Biz tam da bunu yapıyoruz ve bu iradeyi ortaya koymaya da devam edeceğiz.”

Başkanımızın iradenin önemine değinirken üzerine basa basa söylediği sözler de bunlardı.

Benim için güzel bir deneyim olduğunu, yaşadığımız kentle ilgili olarak birinci ağızdan bilgilendiğimi tekrarlayarak ve Sayın Başkanımıza nazik misafirperverliği için teşekkür ederek bitirmek istiyorum.

Mutlu bir hafta sonu diliyorum, sevgiyle kalın..