Neredeyse fi tarihinden beri kullanmadıklarınızdan, bir köşede dursun dediklerinizden, hatta eski püskü çöpe gitmesi gereken hurdalarınızdan…
Farkında olmasanız da sizin takıntılarınızdır bunlar aslında.
Tıpta önemli bir hastalıktır, “DİSPOZOFOBİ”, yani ‘biriktirme’ hastalığı…
Diğer bir tanımlama ile “Eşyalara duygusal bağlanmak, kopamamak” hastalığı…Hepsinin anısı var diye istiflediğimiz, “Kompulsif” biriktirme hastalığı.
Tutumlu olmakla bir alakası yok bunun aslında ve koleksiyonculuk ile de karıştırılmamalıdır asla.
“Dispozofobi” daha çok çocukluk travması da olabilir. Ailede anne ya da babanın istifçi olması, hiç bir şey atamaması ya da her şeyi atıyor olması, çocuklarda travmaya yol açabilir zaman içinde.
Ve bu eşyalarını atamayan & istifleyen hastalar genellikle söyleyemezler, gizlerler, kimsenin bilmesini istemezler ve utanırlar.
Bilirler ki toplum içinde bu davranışkarı kabul görmez ve alaycı yaklaşılırlar.
Uzmanlara göre bu istifçiler genellikle, kağıt, gazete , kitap, cam şişe &kavanoz, mektup, poşet, yıllar içinde birikmiş hediyelik eşyalar ama en çok da yıllarca giyilmiş/giyilmemiş
elbiseler, ayakkabılar, çantalar biriktirirler.
Anılar & hatıralar önemli tabi bir çoğumuz için ancak dozunda olursa..
Ve tabi yaşam alanlarımızı “çöp eve” dönüştürmediğimiz sürece…
Ne demiş büyükler?
“Tebdil-i mekanda ferahlık vardır…”
Ferah evleriniz & ferah yaşama alanlarınız, ferah kahveleriniz olsun.
Mutlu bir hafta sonu dileğiyle sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sevgi Erdoğan Akyüz
“DİSPOZOFOBİ…”
Siz de anılarınızdan ,eski eşyalarından vazgeçemeyenlerden misiniz?
Yıllarca kullanmadığınız elbiselerinizden, çantalarınızdan, valizlerinizden, çiçek& böcek, taraklarınızdan, takılarınızdan, tokalarınızdan…
Neredeyse fi tarihinden beri kullanmadıklarınızdan, bir köşede dursun dediklerinizden, hatta eski püskü çöpe gitmesi gereken hurdalarınızdan…
Farkında olmasanız da sizin takıntılarınızdır bunlar aslında.
Tıpta önemli bir hastalıktır, “DİSPOZOFOBİ”, yani ‘biriktirme’ hastalığı…
Diğer bir tanımlama ile “Eşyalara duygusal bağlanmak, kopamamak” hastalığı…Hepsinin anısı var diye istiflediğimiz, “Kompulsif” biriktirme hastalığı.
Tutumlu olmakla bir alakası yok bunun aslında ve koleksiyonculuk ile de karıştırılmamalıdır asla.
“Dispozofobi” daha çok çocukluk travması da olabilir. Ailede anne ya da babanın istifçi olması, hiç bir şey atamaması ya da her şeyi atıyor olması, çocuklarda travmaya yol açabilir zaman içinde.
Ve bu eşyalarını atamayan & istifleyen hastalar genellikle söyleyemezler, gizlerler, kimsenin bilmesini istemezler ve utanırlar.
Bilirler ki toplum içinde bu davranışkarı kabul görmez ve alaycı yaklaşılırlar.
Uzmanlara göre bu istifçiler genellikle, kağıt, gazete , kitap, cam şişe &kavanoz, mektup, poşet, yıllar içinde birikmiş hediyelik eşyalar ama en çok da yıllarca giyilmiş/giyilmemiş
elbiseler, ayakkabılar, çantalar biriktirirler.
Anılar & hatıralar önemli tabi bir çoğumuz için ancak dozunda olursa..
Ve tabi yaşam alanlarımızı “çöp eve” dönüştürmediğimiz sürece…
Ne demiş büyükler?
“Tebdil-i mekanda ferahlık vardır…”
Ferah evleriniz & ferah yaşama alanlarınız, ferah kahveleriniz olsun.
Mutlu bir hafta sonu dileğiyle sevgiyle kalın.