SON DAKİKA
Hava Durumu

Elektrik fena çarptı

Ülke gündeminde seçim, geçim derdinden önce gelmeye başlamıştı. Sabah kalktığımızda listelere kimin girip kimlerin girmediğine dair dedikoduları dinlemekten, öğle üzeri, listelerin revize edilmesinden akşam saatlerinde ise “her şey çok güzel ola

Haber Giriş Tarihi: 02.04.2015 10:34
Haber Güncellenme Tarihi: 02.04.2015 10:34
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursadameydan.com/

Ülke gündeminde seçim, geçim derdinden önce gelmeye başlamıştı.

Sabah kalktığımızda listelere kimin girip kimlerin girmediğine dair dedikoduları dinlemekten, öğle üzeri, listelerin revize edilmesinden akşam saatlerinde ise “her şey çok güzel olacak” sözlerini duymaktan bıktık usandık.

Sonra birden karanlıkta kaldık.

Sadece Bursa değil, Türkiye’nin hemen hepsi karanlığa mahkum edildi.

Şimdiye kadar da karanlıkta kalmamıza neden olan konu hakkında doyurucu bir bilgi alamadık. Maalesef kimse olayın nasıl, neden, niçin, nerede ve ne şekilde olduğunu, kimlerin bu olayı yaptığını, yapabileceğini, yapma ihtimali olduğu yolunda kesin ve doyurucu açıklama yapamadılar.

Sadece, bazı tahminler var.

Alacaklarla nasıl biriken borçlar ödenmiyorsa, tahminlerle de olayın çözüme kavuşturulması mümkün değil.

Somut delil lazım.

Somut belge, bilgi ve doküman lazım.

Bunlarla ilgili elimizde elle tutular,g özle görülür net bir veri yok.

Yetkililer böyle açıklıyorlar.

İlgililer de böyle açıklıyorlar.

Tam karanlıkta kalmış elektrikle ilgili değerlendirmeler yaparken, birde İstanbul Çağlayan Adliyesi’nden kötü haber geldi.

Yasadışı bölücü bir örgüt, daha önceleri yasadışı gösterilerde öldürüldüğü iddia edilen bir gencin, adli soruşturmasını yapan savcıyı rehin aldı. Sonrasında savcıyı vurarak şehit ettiler.

Adalet dağıtılan bina kana bulandı.

Olayla ilgili pek çok konuda, pek çok açıklamalar yapıldı. Siyasiler olayı politika malzemesi yaptılar. Yasadışı bölücü örgütler ise isimlerini duyurabilmek adına böyle bir eylemi planladıklarını söylediler.

Olan yine halka oldu.

Olan, adalet dağıtmakla görevli olan savcımıza oldu. Ailesine oldu.

Yazık günah değil midir?

Adalet silah zoruyla mı dağıtılıyor?

İnsanların hak ve özgürlükleri bu kadar mı basit?

Bu işe neden olan, o bölücü örgütü cesaretlendiren açıklamalar yapan, meydanlarda o gencin ismini söyleyip ideolojik eylem yapanlara ne demeli?

Böyle bir sonuç mu istiyorlardı?

Ülkemizdeki huzur ve güven ortamı içinde her türlü eylem ve gösteri yapmak mümkün iken, neden güvenlik güçleriyle çarpışıp, kavga edip eylem yapmayı tercih ediyorlar?

Bunların izahını bekliyorum ben bir vatandaş olarak.

Polis kurşunu ile vurulup öldürüldüğü iddia edilen gencin ailesine metanet dilerken, aynı kanlı olayların adliye baskını ve savcının öldürülmesine kadar ilerlemesine bir yol açanların şimdi neler düşündüklerini merak ediyorum.

Velhasıl kelam, Türkiye gündemi hiç hesapta olmayan iki önemli olayla sarsıldı.

Birincisi ulusal elektrik kesintisi.

İşadamları Bursa ve elektrik kesintisinin Bursa ekonomisine olan zararlarıyla ilgili 50 milyon dolar tutarında bir rakam telaffuz ettiler.

Sanayi durdu. Hayat durdu. Ekonomi durdu. Finans hareketliliği durdu.

Tabi, bu durumun açıklaması gerekiyor.

Biz neden böyle olduk? Sorusuna verilecek cevapları merak ediyoruz.

İkinci olay ise, bur kanun adamının yasadışı yollarda rehin alınıp öldürülmesi.

İşte bu olayın izah tarzı bana göre yok.

Bu olay, Türk Hukuk sistemine, Türk Demokrasisine sıkılmış kurşunlardır.

Kim, hangi açıklamayı yaparsa yapsın.

Olay, zaten açıklamaya mahal vermeyecek kadar vahim.

Söyleyecek söz yok.

Adliye basılıyor. Savcı rehin alınıyor.

Bunun izahı olmaz.

Sorgusu suali bile olmamalı.

Bizler, haklı ile haksızın ayrımı yapıldığı, insanların “şeriatın kestiği parmak acımaz” benzetmesiyle kapısından içeri girip adalet aradıkları mekanda, böylesi olayların olmasının sorgusu suali olmaz.

Ben, 35 yıllı aşan meslek hayatım boyunca, adliye koridorlarında çok bekledim. O adliye koridorları, hırsızları gördü. Dolandırıcıları gördü. Katilleri gördü. Zina yapanları, ihanet edenleri gördü.

Rüşveti gördü. Görevi suistimal eden adli görevlileri gördü. İdeolojik olarak mahkeme kararlarına imza atılmasına tanıklık etti.

O adliye koridorları, “adaletin bu mu dünya” diye bağıran binlerce insanı gördü.

O adliye koridorları, “yaşasın adalet” diye bağıran binlerce kişiyi de gördü.

O adliye koridorları şimdi de savcının makamında rehin alınmasına tanık oldu.

O adliye koridorlarında adalet adına yazılan ve insanların hayatlarına mal olan bakalım daha neler göreceğiz?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.