Her devrin adamı olabilme

Şu siyaset ne menem şeymiş anlamak pek mümkün olmuyor. Dün kol kola girip, beraber mücadele ettiklerini söyleyenler bugün sanki ezeli düşmanlarmış gibi birbirlerinin kuyusunu kazmaya başlıyor.

İnsanları anlamak mümkün değil. Siyasetçileri anlamak için kain olmak gerekiyor.

Bir bakıyorsunuz, beyaza kara, karaya beyaz deyiveriyorlar. Halk, iki arada bir derede kalmış, çaresizce ne yapılacağını merakla bekliyor.

Gündemde siyaset hep ilk sıralarda. Ekonomi ikinci sırada yer alıyor. Dünya ülkelerine baktığımızda ise ilk sırada toplum ve sosyal yaşantı var. İkinci sırada çevre yer alıyor. Üçüncü sırada ekonomi, siyaset ise dördüncü sırada kendisine yer buluyor.

Bizim ülkemizde bu sıralamada bir gariplik var. Nedeni araştırıldığında ise ortaya çıkan sonuçlara göre, atılan her adım siyasetin gölgesinde olduğu için siyaset ilk sırada yer alıyor. Oturmuş bir politikamız yok. Günün mana ve önemine göre politikalar şekilleniyor. İktidarla muhalefet arasında ülke sorunlarında bile birlik beraberlik yok. İki kanat arasında uçurumlar var. İşte bu keskin virajlar insanları siyasete ister istemez itekliyor.

Kamu dairelerinde normal hizmeti alabilmek için bile siyasi destek gereken ülkemizde, iş bulma, işe yerleştirme, otobüslerde önden koltuk kapma bile, siyasi erkin iradesiyle gerçekleşiyor. Kamu hizmetlerinde toplum ve halkın öncelikleri ilk planda değil. Kamu yatırımlarında da siyasetin izini ve gücünü görüyoruz.

Aynı olaylar, bütünüyle ülke genelindeki her türlü işte uygulanıyor. Mahalli idarelerden tutun da özel sektör yatırımları bile siyasetin istemi doğrultusunda şekilleniyor. Siyaset ise, sermayenin ve gücün iteklemesiyle şekilleniyor.

Bu konuya nereden geldim.

Bursa’da sermaye çevreleri ve siyaset arasındaki bağlantılarla ilgili çok ciddi veriler ortaya çıktı. Şu paralel yapılanma iddiasıyla ilgili yapılan çalışmalar kapsamında, pek çok bilinmeyeni öğrenir olduk. Hangi siyasetçinin, hangi bürokratın, hangi işadamının kimlerle nasıl dans ettiğini ve nasıl gemisini yürüttüğünü öğrenmeye başladık.

Pek çok konuda inanamadığımız sonuçlarla karşılaşıyoruz. Her devrin adamı olan bazı işadamlarımız bugünlerde gemilerini daha iyi yürütmek için yanlarına aldıkları ve bazılarını maaşa bağladıkları iddia edilen bürokratların yanına, güçlü siyasetçileri de ekleyip, kendi istedikleri şekilde kararların alınmasına imza atmaya başlamışlar.

Siyasetçilerin imar oyunlarıyla kişilere özel hizmetlerini biliyor ve tanık oluyorduk. Şimdi yatırım ve sermaye artımından tutun da kentin geleceğine yönelik planlarına, yeni imar bölgeleri ve sanayi alanları açılmasına kadar her konuda kendi istemleri doğrultusunda, kararlar aldırmaya ve uygulamaya başlamışlar.

Bunun için sadece iktidar partisinde örgütlenmemişler. Muhalefet partilerinde de yeterince temsil hakkı elde etmişler.

Geçmişte, aynı aileden olan kardeşlerin, farklı siyasi partilere gidip oralarda söz sahibi olduklarına tanık olmuştuk. Aynı uygulamalar bugünkü siyasi ortamlarda da var. Rastlıyoruz. Ama, işadamlarının, kendi gemilerini yürütmek adına böyle bir ihtiyaç duymalarına ve bu formülü problem çözme adına kullanmalarına yeni tanık olduk.

Demek ki, ne oldum demeyeceğiz. Ne olacağım sorusuna cevap arayacağız.

Bursa’da bugünlerde iktidar partisinin il yönetiminin şekillendirilmesiyle ilgili sıkıntılar var. İşadamları bu konuya da el atmışlar. Mevcut sistemin devamını istediklerini beyan etmişler. Bana göre, çok iyi bir yatırım. İktidar gücü sürekli yanlarında olacak.