Bizler, “Bir lokma, bir hırka”, “Bir parça aşım, kaygısız başım” diyen nesiliz.
O nedenle, o günleri yaşayanlar için mutluluk da bir başkadır.
Aslında bugüne baktığımızda; çoğumuz kendimizi mutlu hissetmiyoruz.
“İyiyim”lerimiz; hep “kötü değilim” anlamında..
“İyiyim”lerimiz; “Kendimi harika hissediyorum, kendimi müthiş zinde, sağlıklı, mutlu ve enerjik hissediyorum” anlamında değil.
Nedeni; mutluluğun yanlış tarifinden, beklentisinden..
Hep objelerin geçici heyecanlarına kapılarak mutlu olacağımızı sanıyoruz ve sanmaya devam ediyoruz. Son model bir araba, lüks bir ev, ünlü restoranlarda yemek, zengin bir eş, pahalı mücevherler… Ya da, iş/kariyer tatmini, iş büyütme…
Öyle olsaydı; sınırsız mal varlığına, üne, şan ve şöhrete sahip insanlar “şen şakrak” olurlardı…
Yaşamda, “Şu da olsun, bu da olsun” diye ertelenen, o koşuşturmada kaybolan yaşamlar ve yaşanmayan mutluluklar çok…
Mutluluk, zihinde başlıyor.
Etrafımızda mutlu olabileceğimiz o kadar çok şey var ki..
Eğer mutluluk “bir bayram gibi” ise, Can Yücel’e kulak verelim:
“Nefes almak bayramdır mesela/
Günün birinde soluksuz/ kalınca anlar insan/
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu/
Karanlık öğretir/ Sevmeninkini yalnızlık… /
Bayramdır elden ayaktan düşmemek/
… Bugünü de gördük diyebilmek/
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır/
… Dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek/
… Saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır/
… Alnı açık yaşlanmak bayramdır…”
Bir başka açıdan; koca bir köşkte bulamadığın mutluluğu iki göz odada, “krallara layık” sofralarda bulamadığını soğan ekmekte bulacağın gibi…
Örnekleri siz de çoğaltabilirsiniz.
Mitch Albom’un, bir taraftan hastalığıyla mücadele ederken, mutluluğundan ve hayata bakışından ödün vermeyen Morrie’nin ‘Öğretmenim Morrie ile Salı buluşmaları’ adlı kitabı, mutluluk konusunda bir başucu eserdir.
Yeter ki; bir hedefiniz olsun.
Mutluluk; yakalamak için koşuşturacağımız, varılacak bir nokta değil, bir zihin durumu..
Yeter ki; zihin, beden ve ruh sağlığımız iyi olsun.
Mutluluk; her koşulda, her durumda kendine mutluluk payı çıkarabilen, net, saf ve berrak bir zihne sahip oldukça yakalanıyor.
Mutlu olun, mutlu kalın..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Erdal Nural
HER KOŞULDA MUTLULUK..
Bizler, “Bir lokma, bir hırka”, “Bir parça aşım, kaygısız başım” diyen nesiliz.
O nedenle, o günleri yaşayanlar için mutluluk da bir başkadır.
Aslında bugüne baktığımızda; çoğumuz kendimizi mutlu hissetmiyoruz.
“İyiyim”lerimiz; hep “kötü değilim” anlamında..
“İyiyim”lerimiz; “Kendimi harika hissediyorum, kendimi müthiş zinde, sağlıklı, mutlu ve enerjik hissediyorum” anlamında değil.
Nedeni; mutluluğun yanlış tarifinden, beklentisinden..
Hep objelerin geçici heyecanlarına kapılarak mutlu olacağımızı sanıyoruz ve sanmaya devam ediyoruz. Son model bir araba, lüks bir ev, ünlü restoranlarda yemek, zengin bir eş, pahalı mücevherler… Ya da, iş/kariyer tatmini, iş büyütme…
Öyle olsaydı; sınırsız mal varlığına, üne, şan ve şöhrete sahip insanlar “şen şakrak” olurlardı…
Yaşamda, “Şu da olsun, bu da olsun” diye ertelenen, o koşuşturmada kaybolan yaşamlar ve yaşanmayan mutluluklar çok…
Mutluluk, zihinde başlıyor.
Etrafımızda mutlu olabileceğimiz o kadar çok şey var ki..
Eğer mutluluk “bir bayram gibi” ise, Can Yücel’e kulak verelim:
“Nefes almak bayramdır mesela/
Günün birinde soluksuz/ kalınca anlar insan/
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu/
Karanlık öğretir/ Sevmeninkini yalnızlık… /
Bayramdır elden ayaktan düşmemek/
… Bugünü de gördük diyebilmek/
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır/
… Dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek/
… Saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır/
… Alnı açık yaşlanmak bayramdır…”
Bir başka açıdan; koca bir köşkte bulamadığın mutluluğu iki göz odada, “krallara layık” sofralarda bulamadığını soğan ekmekte bulacağın gibi…
Örnekleri siz de çoğaltabilirsiniz.
Mitch Albom’un, bir taraftan hastalığıyla mücadele ederken, mutluluğundan ve hayata bakışından ödün vermeyen Morrie’nin ‘Öğretmenim Morrie ile Salı buluşmaları’ adlı kitabı, mutluluk konusunda bir başucu eserdir.
Yeter ki; bir hedefiniz olsun.
Mutluluk; yakalamak için koşuşturacağımız, varılacak bir nokta değil, bir zihin durumu..
Yeter ki; zihin, beden ve ruh sağlığımız iyi olsun.
Mutluluk; her koşulda, her durumda kendine mutluluk payı çıkarabilen, net, saf ve berrak bir zihne sahip oldukça yakalanıyor.
Mutlu olun, mutlu kalın..