Bu siyasete akıl sır erdirmek gerçekten zor.
Olmazları olur yaptıran o kadar çok etken var ki, hangisini sayarsanız sayın, neticede sizin söyledikleriniz, beklentileriniz ile siyasette gerçekleşen olaylar birbirleriyle pek örtüşmüyor.
Seçim meydanlarında liderleri dinlerken, birbirleri hakkında söyledikleri duyunca, inanın bizler bu sözleri duymak dahi istemedik. Ama, siyasette böyle sözler nedeniyle iktidarın nasıl değiştiğini, muhalefetin nasıl oy kaybettiğini gördük. Senelerce aynı konuları yazıp, siyasetçilerimizi uyarmak istiyoruz ama, onlar yine de kendi bildiklerini söyleyip, okuyorlar.
Hayırlı olsun.
Siyasette gelen giden, bekleyen, yer arayan pek çok kişi var.
Olur böyle vakalar.
Olmaması dileğimiz ama, olduğunda da nasıl olsa çilesini çekip, bedelini yine siyasetçilerimiz ödüyor. Uzun zamana baktığımızda ise, bizlerin siyasetçilerimizin ödediğini düşündüğümüz bu çelişkili olayların faturasını aslında Türk milleti olarak kendimizin ödediğini hepimiz biliyoruz. Yine de ideoloji ve adam kayırma adına yapılan bu olayların kimseye fayda getirmediğini yazmamda bir kez daha fayda görüyorum.
7 haziran seçimlerinde ortaya çıkan tabloya baktığımızda ana muhalefet partisi önce çok sevindi. “İktidarı devirdik” diye söylemlerde bulundu. Sonra, bir anda kendisinin de oy kaybettiği, güç kaybettiği ortaya çıktı.
Diğer muhalif MHP, seçim gecesindeki söylemleriyle pek çok olaya kapıları kapattı.
Meclise ilk kez kendi amblemi altında giren HDP, bir kenarda durup beklemeyi tercih etti.
Milletvekilleri yemin edene kadar koalisyonla ilgili pek çok senaryo yazıldı. Çizildi.
Halkımız irade beyanında bulunup şu partilerin bir araya gelip koalisyon kurmasını isteriz diye açıklamalar yaptı.
Gelelim tek başına iktidar olma şansını kaybeden AK Partiye.
Önce hüzün hakim oldu. Sonra teşkilatlardaki kopukluklar ortaya çıktı. Sonra, durum değerlendirmeleri neticesinde, MHP’nin bazı özel duruşları nedeniyle Ak Partisiz iktidar olmayacağı, koalisyon kurulamayacağı ortaya çıktı. İşte bu durum Ak Parti’yi ziyadesiyle rahatlattı.
Teşkilat içi tartışmalar unutulur gibi olsa da milletvekili yemininden sonra bütün gözler meclis başkanlığına çevrildi. TBMM çatısı altında gurubu bulunan dört siyasi partide başkanlık için aday çıkardı.
İlk oylama ay sonunda başlayacak. Sonra da en fazla oy alan iki aday arasından bir tanesi meclis başkanı olacak.
Bu durumu çok iyi bilen ana muhalefet CHP, bu kez iktidar olmak ve partili milletvekillerinden gelen bakanlık istiyoruz, iktidar istiyoruz söylemlerine cevap verebilme adına eski söylemlerinden birer ikişer vaz geçmeye başladı.
Hele, dün sabah CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı “AKP ile ön şartsız koalisyon görüşmelerine hazırız. Rövansit duygularla hareket etmeyeceğiz” açıklaması siyasette duran ve olmaz denilen AKP-CHP koalisyonu için acaba denilmesine yol açtı.
Koalisyon beklentileri ve görüşmelerini bir kenara bırakacak olursak, AK Parti içindeki alevlenen yeni yapılanmaya göz atmamızda fayda var.
Yerel teşkilatların hepsinin istifaların istendiği bilgileri geldi. Genel Merkez, yeni yapılanma için teşkilatların görevden alınması yerine istifa etmeleri gerektiğini uygun görmüş. İstifa edenlerin yerine yenileri atanmasıyla birlikte normal kongreye kadar görev devamı yapılabiliyor. Ama, teşkilatlar istifa etmezler ve görevden alınırlarsa 6 ay içinde kongrenin toplanması zorunlu.
Şimdi AK Parti genel başkan Ahmet Davutoğlu’nun da seçim sonuçlarının alınmasından bu yana sürekli ifade ettiği gibi tepeden tırnağa yenilenecek. Eylülü bekliyoruz.
