Türkiye, son yılların ekonomisi en fazla büyüyen, en fazla istihdam ve iş imkanı yaratan ülkeler arasında en üst sıralarda yer alıyor.
Siyasi istikrar ile ekonomik istikrarın işbirliği içinde birbirlerini tetiklemeleri şüphesiz ki kaçınılmaz bir olgu. Ülkemizde 2002 yılına gelindiğinde, yaşanılan siyasi krizler, İMF’nin borç para vermek için istediği ısmarlama kanunlar, anayasa değişiklikleri ve ekonomik alanda dışa bağımlı bir ülkeden., bugün, dünya ekonomik liginde şöyle veya böyle isminden söz edilen bir Türkiye konumuna gelindi. Bu durum, işadamlarını mutlu ediyor. Sanayicilerimizi mutlu ediyor. Tüccarlarımızı mutlu ediyor.
Bu mutluluk tabi ki tek taraflı değil. Bütün yaşadıklarımız tesadüf değil.
Hepsinin kendine özgü izah tarzı var.
Bursa, Türkiye ekonomisi içinde, otomotiv ve tekstil işkolunda lider.
İhracat rakamlarına bakıldığında, otomotiv ilk sırada. Ama, bizim otomobil markamız yok. Yapılan iş, montajcılık.
Bütün bu olguya rağmen, başka ülkelerin marka değerlerine göre üretim yapılmasına rağmen, Bursa, kıyısından köşesinden de olsa, otomotiv sektöründe dünya pazarlarına hakim. Otomobil fabrikalarının Bursa’da olması, yerli üretim sayılması, yedek parça ve ekipman temininde yan sanayisinin oluşması, hatta oluşan yan sanayisinin dünya pazarlarına üretim yapmasıyla holdingleşmesi bile bizim için büyük bir kazanç ve değerdir.
Yerli otomobil üretimini yapacak babayiğit bugüne kadar bulunmadı.
Bana göre bulunması gerçekten güç. Çünkü, yerli otomobil markasının dünyaya tanıtılması, yerli piyasalara tanıtılması, kullanıcıların bu markayı kabullenip satın alması, kullanması için belli zaman geçmesi lazım. Çünkü, bugün otomotiv piyasasına baktığımızda birbirlerine yakın model ve markaların fiyatların aşağı yukarı aynı. Banka kredileri, özel finans kredileriyle desteklenen otomobil satışlarında kullanıcılar, dünyada söz sahibi ve marka sahibi tanınan otomobilleri sıfır peşinatla almaları mümkün.
Yerli üretimin başta finans ve tanıtım desteği ihtiyacının karşılanması halinde bile, dünya markaları arasında tüketicinin tercihini kazanabilmesi, deneme yanılma yöntemiyle araç kullanımının temini için bana göre en az 10 yıl geçmesi gerekiyor.
İşte bu nedenle de sermaye sahipleri, yerli otomobil markası üretmek yerine montaj sanayisine devam etmeyi karlı sayıyorlar.
Hükümet, ülkemizdeki ekonomik yapının bel kemiği olan otomotiv sektörüne büyük önem veriyor. Bu nedenledir ki, Başbakan Ahmet Davutoğlu dün Bursa’ya geldi.
TOFAŞ Fabrikasında üretilen ve Amerika’ya ihraç edilen Doblo ticari aracın banttan indirilmesi törenine katıldı.
Davutoğlu’nun konuşmasından satır başları;
G-20 Dönem Başkanlığı sürecinde ekonomimizi daha da büyüttük.
Ekonomimizin istikrarı için siyasi istikrarın sürmesi şarttır.
Önceliğimiz sanayici ve yatırımcılarımızı uzun dönemde sürdürülebilir yatırımlar yapmasıdır.
Etrafımızdaki bir çok ülkede görüyoruz ki kamu düzeni bozulduğunda ekonominin istikrarı olumsuz etkileniyor.
AB’nin gümrük birliğinde olmamızdan ahde vefa bekliyoruz.
Batı’ya giden ilk Doblolar şu mesajla gidiyor: Amerika’dayız Avrupa’dayız dünyanın her yerindeyiz dolayısıyla bundan sonra Türkiye’yi görmezden gelemezsiniz.
En kısa sürede yerli bir markanın tanıtım töreninde de konuşuruz. Doblo’ya da Amerika’da başarılar dilerim.
Başbakan, fabrikanın içinde yapılan törende Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Tofaş CEO’su Kamil Başaran, Fca Emea Bölgesi İş Geliştirme Başkanı Silvia Vernetti tarafından karşılandı.
Bu olay, çok önemli. Bursa adına önemli. Ülkemizdeki otomotiv sektörü adına önemli. Birde olayın siyasi getirisi var.
Malum, AK Parti iktidarı ile Koç Ailesi arasında zaman zaman polemikler ve karşılıklı açıklamalar nedeniyle sıkıntılar yaşandı.
Başbakanın TOFAŞ’a özel olarak gelmesi, ülke ve dünya gündemine bu fabrikayı taşıması, TOFAŞ üzerinden ekonomik ve siyasi mesajları vermesi, aradaki soğukluğu da giderdi.
Büyükorhan’da istifa daveti
Geçen hafta sonu yapılan kongrede AK Parti Büyükorhan ilçe başkanlığına seçilen Osman Koçdemir’in istifası istendi.
AK Parti’nin Bursa koordinatör milletvekili Hacı Turan ve Bursa’daki il yönetiminin temsilcileri açıklanan aday tercihine rağmen, partililerin ilçe başkanı seçtikleri Osman Koçdemir ile görüştü. Teşkilatlarda sıkıntıların yaşanmaması istendi.
Sonra da kulağıma gelen bilgilere göre, Genel Merkez kararıyla görevden alınması uygulaması değil de seçilen ilçe başkanının istifa etmesinin daha doğru olacağı kanısına varılmış.
Genel Merkez, ilçe kongreleri öncesinde, ilçe başkan adaylarının yüksek okul mezunu olması yönünde temenni kararı alınmış. Osman Koçdemir’in ortaokul mezunu anlaşıldığı içinde ilçe başkanlığından ayrılması, yerine ise yüksekokul mezunu bir ilçe başkanı atanması için üzerine düşen görevi ifa etmesi bekleniyor.
