Koalisyonun sesi ve ülke menfaatleri

9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in meğer ne de çok seveni varmış.

Askerler bu ülkede, siyasetçilerin önüne geçip ket vurduklarında ne kadar haklı olduklarını şimdi daha iyi anlamaya başladım. Nedeni, halkın sevgisi, ülke sevdası ve kişisel menfaatlerin çakışması, işte böyle bir sonucu doğuruyor.

Cenazeye katılanlara baktığımızda ülkemizde böylesine sevilen, sayılan, hürmet gören bir siyasetçiye sahip olduğumuz için gerçekten çok sevindim.

Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olur inşallah.

Malum, 7 haziran seçimleri yapıldı. Ortaya koalisyon çıktı. Koalisyonla ilgili çok değişik senaryolar yazılıp, çizilmeye, üretilmeye, hatta kapalı kapılar arkasında MHP’ye iç ve dış güçlerin baskı yaptırılıp, koalisyona zorlanmasına kadar varan pazarlıklara tanık olduk.

En son yapılan CHP’nin teklifi ise, “CHP-MHP-HDP koalisyonu kuralım. Bahçeli Başbakan olsun!…?” teklifini ise, siyaset sahnesinde pek rağbet görmedi.

Görmesini beklemek zaten bu siyaseti bilmemek, hatta iyi okuyamamak, seçim sonuçlarını çok iyi tahlil edememek olurdu.

Zaten konuştuğum MHP’li milletvekili arkadaşlarımda aynı mahiyette görüş bildirdiler.

Bu koalisyon teklifinin önce başbakanlık MHP’ye hediye ediliyormuş gibi hava verilerek yapılmasına ve siyasi girdabın içine MHP’nin çekilmek istenmesine tepki gösterdiler. Söyledikleri şu; “eğer MHP ile CHP’nin milletvekilleri sayıları ikili koalisyona yeter sayıda olsa idi, sayın Kemal Kılıçdaroğlu da fazla milletvekiline sahip parti başkanı olarak acaba MHP’ye ve Devlet Bahçeli’ye hükümeti beraber kuralım, Başbakan da sen ol. Diye teklifte bulunur muydu? “

Bana göre hayır. Çünkü, en fazla milletvekili bende var. Başbakanlık benim hakkım diye pazarlık masasına oturmaya çabalardı.

Peki bugün ne değişti?

CHP, geçmiş yıllarda MHP’ye hiç de sıcak bakmıyordu. Cumhurbaşkanlığı seçimi için kurulan Çatı adayı için de CHP’nin tabanı tepki göstermişti. Nitekim bu tepkiler, 7 haziran seçimlerinde sandığa da yansımış oldu.

CHP’nin birde yüzde 60’lık blok teklifi var.

Halkımız bu konuya da ayrımcılık olarak bakıyor. CHP tabanı, hep ötekileştirme tartışması üzerine siyaset yürütüyor. Ama, gerçek ötekileştirmeyi CHP yöneticileri yapıyor. Yüzde 60’lık blok söylemleri bunun en büyük delili.

Peki, yüzde atmışlık dilim içinde CHP’nin payı nedir?

Yüzde 24.

CHP liderinin söylemlerini dikkati alırsak, onun gibi hesap yaparsak halkın yüzde 66’lık kesimi CHP iktidarına karşı sonucunu bulmuş oluyoruz.

Sizin anlayacağınız, CHP kendi silahıyla kendisini vurmuş durumda.

MHP cephesinden olaylara bakıldığında ise, acele edilmemesi görüşü hakim.

Çünkü, hükümetin ne sebeple olursa olsun, kurulması değil, uyumlu olması, ülke menfaatleri konusunda beraber hareket edilmesi, Türkiye’nin geleceğine yönelik kararlarda birlikte hareket edilmesi gerektiği düşünülüyor.

Zaten MHP lideri Devlet Bahçeli’de bu konuda gerekli açıklamaları yapıyor. İktidar olmak için değil, hükümette koltuk kapsak için değil, ülke yönetiminde gerçek söz sahibi olmak, halkın beklentilerine cevap verebilmek, Türkiye’nin sorunlarını birlikte yüklenip, çözüm üretebilecek bir hükümetin kurulmasını arzu ettiklerini ifade ediyor.

Bu durumda, MHP’nin asla olmaz dediği tek parti var. Oda HDP.ortaklı veya HDP destekli koalisyona karşı çıkıyorlar.

Siyasi partilerin bu söylemlerinin topluma yansımasına baktığımızda, MHP’nin en güzel hareket ettiğini görebiliyoruz. CHP, Ak Parti’nin elinden iktidarın düşmesi için her yolu deniyor. DHP, kendi seçmen tabanına ve emanet oyları koruyabilmek adına açıklamalar yapıyor.

Ak Parti ise, koalisyon formülleri yapılırken, ülke menfaatleri, 2023 ve 2071 vizyon planlarının uygulanıp uygulanmayacağı konusundaki tereddütlerin ortadan kalkması için bekliyor.

Yarın önemli gün. 25 dönem milletvekilleri TBMM’de yemin edecekler. İş başı yapıp çalışmaya başlayacaklar. Yemin sonrasında artık koalisyonun çatısı veya temeli belli olur.

Ama, MHP lideri Bahçeli’nin CHP ‘nin başbakanlık teklifi ile ilgili olarak, “ucuz hesap yapmıyoruz” diye karşılık açıklaması, Ak Parti’ye şartlı “evet” demesi ve en sonunda “yeniden halka gidelim seçim tarihi 15 kasım olsun” açıklamasını yabana atmamak gerekiyor.

Belki, CHP Güneş Motel örneğinde olduğu gibi koltuk sevdası olan siyasetçileri bulup bakanlık verir. Belki MHP’yi başbakanlık koltuğunu vererek kandırabilir.

Ne olursa olsun, bizler bu filmleri daha önce izledik.

Şimdi, ülkemiz ve iktidar için yeni bir senaryo ve yeni bir formül gerekiyor.