En büyük ödül; halkın sevgisidir. Münir Özkul da bu sevgiden payına düşeni fazlasıyla almıştır.
O’nu nice filmiyle hatırlıyoruz, hep de hatırlayacağız.
‘Meddah’, ‘İbiş’, ‘Lorel-Hardi’ ikilisinin Türk versiyonu, Vasfi Rıza Zobu ile birlikte oynadığı ‘Edi ile Büdü’, Hababam Sınıfı, Aile Şerefi, Gülen Gözler, Neşeli Günler… Hababam Sınıfı’nın “tatlı sert” müdürü “Kel Mahmut”u, Bizim Aile’nin “Yaşar Usta”sı hafızalarda..
Rolleriyle, karakteriyle içimizi ısıttı, O’nu adeta “babamız gibi” gördük.
Onunla hüzünlenip, onunla gururlandık. Ne zaman “yufka yürekli, bir o kadar da dirayetli baba” rolü olsa O’nu çağırırlardı. Asla “kötü adam” olmadı. Delikanlılığında hayranlıkla izlediği güldürü ustası İsmail Dümbüllü, “Sen yerine göre Pişekar, yerine göre Kavuklu olmayı başardın. Bu senin hakkın” diyerek kavuğunu O’na verdi. Sayısız ödülüne ‘Devlet Sanatçısı’ unvanı da eklendi. Tiyatro sanatçılığı yanında 200’ü aşkın filmde rol alan, daha nice karaktere hayat veren Münir Özkul.. Çok şeyi akıllarda bıraktı.
Hele biri hiç unutulmaz. Hani o; zalimin karşısında dimdik, kararlı duran, yaşam dersi veren, ailesine kol kanat geren ve gençlerin aşkını hiçe sayıp olmadık kötülüklere başvuran fabrikatör Saim Bey’in karşısında yaptığı o mükemmel konuşma..
Bu sözlerde ahlaki mesaj, cesaret, direniş var. Para ve iktidar karşısında asla eğilmeyen vicdan ve özgüven var. Sevginin, birlikteliğin, dayanışmanın gücü ve değeri var. Ve her sabrın bir sonu olduğu, asla aşırı derecede zorlanmaması gerektiği uyarısı da var.
Hepimizin alacağı dersler var.
Hatırlayalım; “Bak beyim, sana iki çift lafım var.
Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, her şeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu, karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören. Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor…
Seeen, büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim Bey!.. Sen mi büyüksün?.. Hayır, ben büyüğüm. Beeen, Yaşar usta..
Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. Biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Dokunma artık aileme. Dokunma çocuklarıma. Dokunma oğluma. Dokunma gelinime. Eğer onların kılına zarar gelirse, ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Yaşar Usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni. Vururum ve dönüp arkama bakmam bile!..” 15 Ağustos 1925 – 5 Ocak 2018
Sevgiyle, saygıyla, rahmetle..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Erdal Nural
O “İYİ İNSAN TİMSALİ” İDİ
En büyük ödül; halkın sevgisidir.
Münir Özkul da bu sevgiden payına düşeni fazlasıyla almıştır.
O’nu nice filmiyle hatırlıyoruz, hep de hatırlayacağız.
‘Meddah’, ‘İbiş’, ‘Lorel-Hardi’ ikilisinin Türk versiyonu, Vasfi Rıza Zobu ile birlikte oynadığı ‘Edi ile Büdü’, Hababam Sınıfı, Aile Şerefi, Gülen Gözler, Neşeli Günler… Hababam Sınıfı’nın “tatlı sert” müdürü “Kel Mahmut”u, Bizim Aile’nin “Yaşar Usta”sı hafızalarda..
Rolleriyle, karakteriyle içimizi ısıttı, O’nu adeta “babamız gibi” gördük.
Onunla hüzünlenip, onunla gururlandık. Ne zaman “yufka yürekli, bir o kadar da dirayetli baba” rolü olsa O’nu çağırırlardı. Asla “kötü adam” olmadı. Delikanlılığında hayranlıkla izlediği güldürü ustası İsmail Dümbüllü, “Sen yerine göre Pişekar, yerine göre Kavuklu olmayı başardın. Bu senin hakkın” diyerek kavuğunu O’na verdi. Sayısız ödülüne ‘Devlet Sanatçısı’ unvanı da eklendi. Tiyatro sanatçılığı yanında 200’ü aşkın filmde rol alan, daha nice karaktere hayat veren Münir Özkul.. Çok şeyi akıllarda bıraktı.
Hele biri hiç unutulmaz. Hani o; zalimin karşısında dimdik, kararlı duran, yaşam dersi veren, ailesine kol kanat geren ve gençlerin aşkını hiçe sayıp olmadık kötülüklere başvuran fabrikatör Saim Bey’in karşısında yaptığı o mükemmel konuşma..
Bu sözlerde ahlaki mesaj, cesaret, direniş var. Para ve iktidar karşısında asla eğilmeyen vicdan ve özgüven var. Sevginin, birlikteliğin, dayanışmanın gücü ve değeri var. Ve her sabrın bir sonu olduğu, asla aşırı derecede zorlanmaması gerektiği uyarısı da var.
Hepimizin alacağı dersler var.
Hatırlayalım;
“Bak beyim, sana iki çift lafım var.
Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, her şeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu, karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören. Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor…
Seeen, büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim Bey!.. Sen mi büyüksün?.. Hayır, ben büyüğüm. Beeen, Yaşar usta..
Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. Biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Dokunma artık aileme. Dokunma çocuklarıma. Dokunma oğluma. Dokunma gelinime. Eğer onların kılına zarar gelirse, ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Yaşar Usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni. Vururum ve dönüp arkama bakmam bile!..”
15 Ağustos 1925 – 5 Ocak 2018
Sevgiyle, saygıyla, rahmetle..