Paralelin gazetecilik fişlemesi

Bugünlerde duyduğumuz, gördüğümüz her konuya inanmama gibi bir huy edindim.

Çünkü, anlatılanları dinledikçe inanın doğru bildiğim yanlışları, yanlış bildiğim doğruları duydukça tüylerim diken diken olmaya başladı.

Geçtiğimiz hafta içinde Melih Gökçek ile Bülent Arınç arasındaki kavga sonrasında bazı önemli kişiler gazeteleri ziyaret ettiler. Bu ziyaretlerden bir tanesine de ben tanık oldum. Kimliklerinin ne olduğu bilinmeyen bu kişiler, kendilerini siyasetin üst kademe yöneticileri olarak tanıttılar. Sonra da bizim mesleğimizle ilgili ahkam kesip zırvalamaya başladılar.

Paralel yapı ile gazeteciler arasında bağ kurmaya çalıştılar.

Özellikle, paralel yapı ile yurt dışına gidip gelen gazetecilerin, bazı siyasetçilere karşı cephe aldıkları iddialarıyla, Bursa’da sanki sıkıntılar varmış gibi gösterdiler.

Ben bunlara tepki gösteriyorum. Usulünce yol gösterip, yollarına devam etmelerini isterim.

Bu kişilerin Bursa’da gazetecilik yapan, medyada emek harcayanlarla ilgili olarak böyle bir girişimde bulunmasını kim istedi?

Kim sizleri üst düzey yönetici veya idareci yaptı?

Sizler, koltukları böyle aslı astarı olmayan dedikodular yaratıp sonra da ortalığı karıştırıp, bu karışıklıktan nemalanıp mı bu mevki ve makamlara geldiniz?

Başka işiniz gücünüz mü yok sizin?

Gidin, bu ülkeyi yıkmak, bölmek, parçalamak isteyenleri takip edin. Onların açıklamaları dikkatlice dinleyin. Onların yaptıklarını görün de, o kişileri toplum huzurunda ivşa edin.

Nedir bu sizin yaptığınız iş Allah aşkına?

Bir basın mensubunun yazdığı yazılar sizi neden rahatsız ediyor?

Basını fişlemek sizin harcınız mıdır?

Yazı yazan ve suç unsuru olan meslektaşlarım varsa, bu kişilerle ilgili yargı yolu gayet açıktır. Gidersiniz adliyeye şikayet edersiniz. Yada avukatlarınız sizleri böylesine paralel yapı yönlendirmesiyle yönlendiriyorsa ,sizlerde onlardan yardım isteyip, şikayet dilekçelerinizi yazmasını isteyiverirsiniz. Sonrasını Adliye duvarları arasında görev yapanlar çözerler.

İnsanların siyasi görüş ve düşünceleri farklı olabilir.

Ama, gazeteciler bu farklılıkları eleştiri amaçlı kullanırlar. Toplumu bilinçlendirme ve halka haber verme adına kullanırlar. Gazetecilik mesleği kin tutmaz. Bugün a partili hakkında yazı kaleme alan gazeteci, yarın veya öbür gün b partili hakkında da yazı yazar.

Farklılıkların önemi işte buradır.

Bursa’da ise gazeteciler bellidir. Kimin nasıl ve ne şekilde yazı yazacağını hem siyasetçilerimiz hem de okurları çok iyi bilirler. Tanırlar.,

Bu konuda Bursa basını bir okul gibidir. Yıllarını bu mesleğe vermiş olan meslektaşlarımız hakkında birilerinin ortaya çıkıp, “şu gazeteci şöyle, bu gazeteci böyle…” diye dedikodu üretmesine mahal yoktur.

Çünkü, herkes kimin ne olduğunu çok iyi bilir. Kimin hangi paralelde veya meridyende olduğu çok iyi bilinir.

Kimse kimseyi kandırmasın. Kandırmaya çalışmasın.

Geçmişte, gazetecileri fişlemeye çalışanların ömürleri çok kısa oldu Bursa’da. Geldikleri gibi gittiler. Hem de arkalarına bile bakmadan.

Bugünde değişen bir şey yok.

Biz Bursa’nın hancısıyız.

Bu kente memur gelir, görev yapar gider. İthal vekil gelir seçilir, dönem sonunda yine gider. İsmi bile hatırlanmaz. Böylesine fişleme, pullama işlerine karışanlar gelirler. Kendilerini bir şey sanıp onu bunu uyarmaya kalkışırlar. Sonra, bir bakarsınız yok olup gitmişler.

Ama, bu meslekte çalışan gazeteciler olarak bizler yine yazmaya devam ederiz. Bursa’da biz kalırız. Bu hanı bekleriz. Bu beldeyi bekleriz.

Sizleri de çay kahve içmeye bekleriz.