Aklımda kalıp, ilk etkilendiğim şarkı; “Veda Busesi” idi..

Bursa’da Tayyare Sineması’nda filmini izlemiştim. Türkan Şoray ile Tunç Okan başroldeydi. Ve henüz, 10 yaşlarındaydım. Ne aşktan, ne vedadan ne de buseden ne anlayabilirdim ki.. Çocuk aklımda kalmış işte.. Herkes gibi; bu şarkıyı “aşk var, ayrılık var, bir de buse var” sanmıştım.

Sonra öğrendim ki; bu şarkı sözleri Orhon Seyfi Orhon’un, kanserden vefat eden kızına veda ettiği o anlardaki duygularını anlatıyormuş; “Hani o bırakıp giderken seni/ Bu öksüz tavrını takmayacaktın/ Alnına koyarken veda buseni/ Yüzüme bu türlü bakmayacaktın/ Bir alev halinde düştün elime/ Hani ey gözyaşım akmayacaktın”

Sonrasında; annemin hüzünle söylediği “Gurbet içimde bir ok/ Her şey bana yabancı”, babamın pek duygulu mırıldandığı “Yine bu yıl ada sensiz/ İçime hiç sinmiyor”, ablamı yüreğime sakladıktan sonra “Şimdi uzaklardasın/Gönül hicranla doldu/ Hiç ayrılamam derken/ Kavuşmak hayal oldu” şarkıları da benim için çok anlamlıdır.

Yüzlerce, binlerce şarkıyla keyiflendik, kederlendik, gözlerimiz yaşlandı, kiminde coştuk, kiminde eğlendik..

Özeti; “Şarkılar bizi” söyledi..

Her şarkının ayrı bir öyküsü, ayrı bir yaşanmışlığı var.

Kimi gönülleri coşturup kimi de hüzünlendiriyor..

Bir başka aleme dalıyorsunuz.

… Bilir misiniz; hep neşeli ortamlarda el çırparak söylenen “Ada Sahillerinde Bekliyorum” şarkısının, Suat Bey ile Ada’da tanıştığı Şadiye Hanım’ın kavuşamadığı hüzünlü aşkını anlattığını.. Şadiye Hanım’ı babası vermez, Suat Bey ada sahillerinde beklediği sevdiğine kavuşamayınca kendini denizin azgın sularına bırakır.

… Bir başka aşk öyküsünde; Fuat Edip, Çamlıca Kız Lisesi önünde bir kıza vurulur. Adeta dona kalır, o öğrenci kız da utanarak boynunu öne eğer.. Ve ağzından, daha sonra Selahattin Pınar’ın besteleyeceği şu sözler dökülür; “Bir bahar akşamı rastladım size/ Sevinçli bir telaş içindeydiniz/ Derinden bakınca gözlerinize/ Neden başınızı öne eğdiniz/ Şimdi soruyorum büküp boynumu/ Daha önceleri neredeydiniz”

… Bestekar Melahat Pars, söz yazarı Sıtkı Angınbaş’tan musiki dersleri almaktadır. Melahat Hanım’ın gönlü Sıtkı Bey’e kayar. Sıtkı Bey bunu fark eder. Ancak aralarında büyük yaş farkı vardır. Sıtkı Bey duygularını şöyle dile getirir; “Ben gamlı hazan, sense bahar, dinle de vazgeç/ Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç”

… Aşk ve ayrılık denince Ümit Yaşar Oğuzcan akla gelen ilk şairlerdendir. Ümit Yaşar melankolik, hatta 24 kez intihara teşebbüs edecek kadar karamsar bir ruh haline sahiptir. Bu ruh hali oğlu Vedat’a da yansır ve 17 yaşında Galata Kulesi’nden atlayarak intihar eder. Oğuzcan’ın o gün yazdığı sözler üstat Münir Nurettin Selçuk’un bestesinde bir başka anlam kazanır;

“Beni kör kuyulara merdivensiz bıraktın/ Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın/ Beni bensiz bıraktın/ beni sensiz bıraktın”

… Yıldırım Gürses, bir akşam eve dönerken yaşlı bir adama rastlar. Adamın üzerinde kendisini ısıtacak giysisi yoktur ve çöplerden yaktığı ateşle ısınmaya çalışmaktadır. Yaşlı adamın yüzündeki çizgileri, o an savrulan bir çınar yaprağındaki çizgilere benzetir, gençliğin insanın elinden nasıl da hızla kayıp gittiğini ve zamanın asla geri gelmeyecek olduğunu fark eder. Sözleri yazar ve besteler;

“Elveda gençliğim/ Elveda ey hatıralar/ Yine mevsimler dönecek/ Yine yapraklar düşecek/ Giden gençliğimiz geri gelmeyecek”

Ve, niceleri..

Yaşamınız; “Boş çerçeve”de kalmasın, her zaman güzel, keyifli, eğlenceli şarkıların konusu olsun.

Sevgiyle, saygıyla..