Hasan İzzet Paşa, “Karakış başladı” dedi;
“3. Ordu Ruslar’a karşı bir harekata hazır değildir. Ordu zayıftır, eksikleri çoktur, yiyeceği yoktur. Askerlerin çoğu yazlık elbiselidir. Soğuk sıfırın altında 40 derece. Askeri mahvederiz.”
Harp Akademisi’nde ‘Strateji ve Taktik Dersleri’ veren, Kafkas Cephesi Komutanı Hasan İzzet Paşa’nın bu sözleri, eski öğrencisi Enver Paşa’nın tepesini attırdı; “Eğer hocam olmasaydınız, sizi idam ettirirdim”
Koçfanes Köyü Ağası Mehmet Bey de Enver Paşa’ya, “.. dikkate alınmayan bir şey var, o da soğuk, kış…” deyince aynı yanıtı aldı;“Askerlerin moralini kırıyorsunuz. Konuğunuz olmasaydım, sizi vurmam gerekirdi.”Mehmet Bey atıldı;“Askerimiz kırılmasın, beni öldürün paşam. Razıyım. Bu zamanda bu dağlardan insan değil, kuş geçemez…”
Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa O’nu da dinlemedi. *** Yazar Alptekin Müderrisoğlu, ‘Kafkasya Fatihi’ hayali peşindeki Enver Paşa’yı ‘Sarıkamış Dramı’ adlı kitabında ayrıntılı anlatıyor. Kitap, ünlü tarihçi Turgut Özakman’ın, “Eğer bu konuyu öğrenmek istiyorsanız mutlaka okuyun” sözleriyle önerdiği bir kitap. “Tanrı tarafından görevlendirildiğine” inanan Enver Paşa’nın, 18 gün içinde yarbaylıktan generalliğe yükselmesi, ardından hızla Harbiye Nazırlığı’na (Milli Savunma Bakanlığı) gelmesi ve kendini Başkomutan Vekili ataması, eski padişah Abdülhamid’in 12 yaşındaki yeğeni Naciye Sultan ile evlenip “Padişah Damadı” olmasının yanında “Küçük Napolyon” olarak anılması da kitapta yer alıyor.
Belgelere göre; Enver Paşa “açız” diyen ordusuna, “Saldır ve eline geçireceğin düşman topraklarında karnını doyur” diye emir veriyordu. Enver Paşa, Sarıkamış’taki Rus yiyecek ve giyecek depolarına umut bağlamış; yarı aç, yarı çıplak, buzlu dağlara sürdüğü ordusunu buralarda doyurmayı, giydirmeyi planlamıştı. Saldırı kararı kesindi;
“Her üst, bir adım geri atanı derhal tabancasıyla öldürecektir!”
Ölmek var dönmek yoktu. İleride Rus, geride üst kurşunuyla…
***
22 Aralık 1914, tam anlamıyla bir dramdır, bir faciadır, hatta bir cinayettir. Rus limanlarını bombalayarak Osmanlı’yı 1. Dünya Savaşı’na sokan Enver Paşa’nın amacı; Orduyu Rusların üzerine sürerek ‘Kafkasya Fatihi’ olmak, Turan İmparatorluğu kurmak, Mısır’a ve Afganistan’a uzanmaktı. “Büyük kumar” oynadı.
Tüyler ürperten ‘Sarıkamış Dramı’, tarihçilere göre de Enver Paşa’nın çılgın kararlarından, gerçekleri görmezden gelerek acımasız emirlerinden doğdu.
Ne yazık ki Enver Paşa planına bir şeyi katmamıştı.
O da doğa koşullarıydı. Sarıkamış’ın soğuğu çok sert olurdu. Allahuekber Dağları’ndaki tipi de hesapta yoktu. Bu hesapsızlık, yorgun, bitkin, aç, yarı bellerine kadar kara bata çıka “ölüme yürüyen” 90 bin askeri tek kurşun dahi atamadan donarak şehit düşürdü.
Şehitlerimize saygıyla, rahmetle..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
Erdal Nural
YA RUS KURŞUNU YA ÜST KURŞUNU!.
Hasan İzzet Paşa, “Karakış başladı” dedi;
“3. Ordu Ruslar’a karşı bir harekata hazır değildir. Ordu zayıftır, eksikleri çoktur, yiyeceği yoktur. Askerlerin çoğu yazlık elbiselidir. Soğuk sıfırın altında 40 derece. Askeri mahvederiz.”
Harp Akademisi’nde ‘Strateji ve Taktik Dersleri’ veren, Kafkas Cephesi Komutanı Hasan İzzet Paşa’nın bu sözleri, eski öğrencisi Enver Paşa’nın tepesini attırdı; “Eğer hocam olmasaydınız, sizi idam ettirirdim”
Koçfanes Köyü Ağası Mehmet Bey de Enver Paşa’ya, “.. dikkate alınmayan bir şey var, o da soğuk, kış…” deyince aynı yanıtı aldı; “Askerlerin moralini kırıyorsunuz. Konuğunuz olmasaydım, sizi vurmam gerekirdi.” Mehmet Bey atıldı; “Askerimiz kırılmasın, beni öldürün paşam. Razıyım. Bu zamanda bu dağlardan insan değil, kuş geçemez…”
Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa O’nu da dinlemedi.
***
Yazar Alptekin Müderrisoğlu, ‘Kafkasya Fatihi’ hayali peşindeki Enver Paşa’yı ‘Sarıkamış Dramı’ adlı kitabında ayrıntılı anlatıyor. Kitap, ünlü tarihçi Turgut Özakman’ın, “Eğer bu konuyu öğrenmek istiyorsanız mutlaka okuyun” sözleriyle önerdiği bir kitap. “Tanrı tarafından görevlendirildiğine” inanan Enver Paşa’nın, 18 gün içinde yarbaylıktan generalliğe yükselmesi, ardından hızla Harbiye Nazırlığı’na (Milli Savunma Bakanlığı) gelmesi ve kendini Başkomutan Vekili ataması, eski padişah Abdülhamid’in 12 yaşındaki yeğeni Naciye Sultan ile evlenip “Padişah Damadı” olmasının yanında “Küçük Napolyon” olarak anılması da kitapta yer alıyor.
Belgelere göre; Enver Paşa “açız” diyen ordusuna, “Saldır ve eline geçireceğin düşman topraklarında karnını doyur” diye emir veriyordu. Enver Paşa, Sarıkamış’taki Rus yiyecek ve giyecek depolarına umut bağlamış; yarı aç, yarı çıplak, buzlu dağlara sürdüğü ordusunu buralarda doyurmayı, giydirmeyi planlamıştı. Saldırı kararı kesindi;
“Her üst, bir adım geri atanı derhal tabancasıyla öldürecektir!”
Ölmek var dönmek yoktu. İleride Rus, geride üst kurşunuyla…
***
22 Aralık 1914, tam anlamıyla bir dramdır, bir faciadır, hatta bir cinayettir.
Rus limanlarını bombalayarak Osmanlı’yı 1. Dünya Savaşı’na sokan Enver Paşa’nın amacı; Orduyu Rusların üzerine sürerek ‘Kafkasya Fatihi’ olmak, Turan İmparatorluğu kurmak, Mısır’a ve Afganistan’a uzanmaktı. “Büyük kumar” oynadı.
Tüyler ürperten ‘Sarıkamış Dramı’, tarihçilere göre de Enver Paşa’nın çılgın kararlarından, gerçekleri görmezden gelerek acımasız emirlerinden doğdu.
Ne yazık ki Enver Paşa planına bir şeyi katmamıştı.
O da doğa koşullarıydı. Sarıkamış’ın soğuğu çok sert olurdu. Allahuekber Dağları’ndaki tipi de hesapta yoktu. Bu hesapsızlık, yorgun, bitkin, aç, yarı bellerine kadar kara bata çıka “ölüme yürüyen” 90 bin askeri tek kurşun dahi atamadan donarak şehit düşürdü.
Şehitlerimize saygıyla, rahmetle..