Başkanlık hastalık mı?

Başkanlık çokça gündemde…
Aslında bir nevi hastalıklı halimizin yansıması…
İlkokul sıralarında başlar, başkanlık yarışı…
Eğitim sistemimize adım attığımızda yüzleşiriz…
Sınıf başkanı…
Öğretmen yokken ne yapar?
Sınıfı sessiz tutma gayreti…
Çok da beceremez…
Sessizliği seviyoruz demek ki…
Sessizliği sağlayamayan başkan ne yapar?
Yaramazları tespit eder ve öğretmene bildirir…
Sistemle tanışmamız böyle…
Aslında hükümsüzdür…
Yalnıca Öğretmen Okulları’nda ‘örgüt’ seçimleri yapılırdı, sandığa giderdik, öğrenci başkanını ve kol faaliyetleri için de kol başkanlarını seçerdik…
Az da olsa okul yönetiminde sözü geçerdi…
Yönetiminle anlaşamazsa da sürgünler, tartlar başlardı…
Başkanlığın hazin sonu yaşanırdı…
HHH
Şimdilerde ise hayalimiz tam yetkili başkan…
Ülkenin bölünmemesi için…
CHP’ye göre de bölünmemesi için başkanlık olmamalı…
OHAL sürecinden geçtiğimiz günlerde, yine sessizliği seviyoruz…
Ses çıkarmak ta yürek ister hal yani…
Neden başkanlık isteyenler ya da karşı çıkanlar; yasama, yürütme ve yargının tam bağımsızlığına dem vurmazlar?
Neden başkanlık isteyenler ya da karşı çıkanlar; hür medyayı savunmazlar?
Neden ilkokul hastalığımızın peşine takılıp, 15 Temmuz sonrası Türkiye için gerçekten yeni miladı, yeni Türkiye için hızlıca hayata geçirmezler?
HHH
Tartıştığımız konulara bak; başkanlık, idam…
Özgürlük…
Demokrasi…
Çalışanların hakları…
Asgari ücret…
Çoğalt çoğaltabildiğin kadar…
Neden gündeme alınmaz ya da alınırsa geçiştirilir?
HHH
Yeni Türkiye, patronların iki dudağında, temel haklardan yoksun Kuzey Kore örneğine gitmemeli…
Yeni Türkiye hedefiyle Davutoğlu’nun seçim beyannamesinden başlıklar;
SİYASİ PARTİLER KANUNUNU ÇIKARACAĞIZ
Askeri dönemlerden kalan yürürlükteki siyasi partiler kanununu kaldırarak, yerine siyaset kurumunu güçlendirmek üzere siyasi parti özgürlüğünü güvence altına alacak, parti içi demokrasiyi güçlendirecek, siyasete katılımı teşvik edecek yeni bir siyasi partiler kanununu ivedilikle çıkaracağız.
TÜM AYRIMCILIK ZEMİNİNİ ORTADAN KALDIRACAĞIZ
Başta istihdam, iskan ve eğitim sorunları olmak üzere, bütün toplum kesimlerinin ve Roman vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne hız vererek her türlü ayrımcılık zeminini ortadan kaldıracağız. Bu ülkede hiçbir vatandaş, ait olduğu kültür, etnik ve mezhebi geçmiş dolayısıyla tahkir edilemeyecek, dışlanamayacak, ötekileştirilemeyecek, hepsi devletin başının üzerinde olan vatandaşlar olarak en saygın konuma oturtulacak.
GELENEKSEL İRFAN MERKEZLERİ VE CEMEVLERİNE HUKUKİ STATÜ
Bundan sonra da Alevi toplum kesimlerimizin, kardeşlerimizin sorunlarının çözümü için gereken her türlü adımı atacağız. Bu noktada Geleneksel İrfan Merkezleri ile cemevlerine hukuki statü tanıyacağız.
SEÇİM BARAJINA DÜZENLEME
Ülke seçim barajıyla ilgili yeni düzenleme yapacağız. Barajı temsilde adalet, yönetimde istikrar ilkesine göre yeniden düzenleyeceğiz.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm sürecini güvence altına almak amacıyla çıkardığımız yasa ile silahın, şiddetin tamamen gündemden çıktığı ortama ulaşmak için her türlü tedbiri alacağız.
Çözüm sürecinin sahibi millet, taşıyıcısı ise AK Parti ve ülkemizde barış isteyen herkestir.
Kamu düzeninin olmadığı toplumlarda özgürlüklerin korunması mümkün değildir.
Süreçte oluşan güvenlik risklerini gidermek, bölge halkını örgütün baskısından korumak devletimizin başlıca görevidir.
Çözüm sürecinin mimarı da yürütücüsü de AK Partidir, AK Parti olacaktır.
YARGIDA KAPSAMLI REFORM
Yargıda kapsamlı bir reform öngörüyoruz. Yüksek yargıda dağınıklığı gidereceğiz, askeri yargı disiplin mahkemesi düzeyinde faaliyet gösterecek, yüksek yargıda birlik sağlanacak.
HSYK’YI YENİDEN YAPILANDIRACAĞIZ
HSYK’yı Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu olarak yeniden yapılandıracağız.
HHH
Tabi ki başkanlık da var beyannamede…
Tabii bu vaatler 17-25 Aralık sonrası, iktidara tek başına gelinemeyen seçim öncesi…
Şimdi ise 15 Temmuz öncesi…
Sizce Meclis Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştirdi mi?
Ya da herhangi bir parti bu yönde pratik adım attı mı?
Seçim barajı ile ilgili bir açıklama duydunuz mu?
Sizce siyaset kurumu güçlendi mi?
Güvensiz ve korkak bir toplum yarattığımızın farkında mıyız?
Türkiye’nin bağımsız yargı organlarına ihtiyacı var…
Yapılan araştırmalar, halkın yalnızca yüzde 30’larının yargıya güvendiğini ortaya koyuyor…
Türkiye’nin tüm partilerin birlikte çalışmasıyla gerçekleşecek ‘yasama organı’na ihtiyacı var…
Ve yine Türkiye’nin yasama-yargıyla birlikte bağımsız yürütme organına ihtiyacı var…
Bunlar hayata geçti mi, hoş gelmiş başkanlık olsun…