Çıldırdık

Tam 25 yıl önce…
1992 yılında Ellerim Bomboş albümüyle adeta gönüllerde taht kuran Fatih Erkoç’un o albümünde bir şarkı, ‘Oynatmaya az kaldı’…
O yıllarda demek ki, bugünlerin mesajını vermiş Erkoç…
Siz siz olun, yolda yürürken biri sataşırsa size, özür dileyin, alttan alın, yolunuza devam edin…
Siz siz olun, bilmediğiniz bir mıntıkada dolaşmayın…
Terör korkusu mu?
Asla…
Teröre karşı duruş için daha çok dışarıda, daha dirençli olmak lazım…
Ama yaşadığımız dünyada tehlike  yalnızca teröristlerden gelmiyor ki…
Şöyle bir yaşadıklarımıza bakın…
Kahvehane tarayan…
Silahı çekip ateşleyen…
İşadamı kaçıran…
Anasını babasını öldüren…
Tehlike çok uzaklarda değil…
Bir de taciz-tecavüz olayları var ki, insanın yazası bile gelmiyor.
Oynattık mı?
Çıldırdık mı?
Bireysellikten çıktı durum aslında…
Toplum olarak sınırları, o çizgiyi, eşiği geçtik gibi…
Ne yapmalı?
Bir an önce toplum bilimcileri, psikologlar, bilim insanları kafa kafaya vermeli, çözümler önermeli, ülkeyi yönetenler de bu doğrultuda önlemler almalı…
Hoş, her şeyin başı eğitim…
Bu noktada seviyemizi yukarıya çekebilsek…
★★★
Şike davaları ülkemiz gündemindeyken, Fenerbahçe’nin yargılanması tuhafıma gitmişti…
Aziz Yıldırım’ın da yargılanması, tutuklanması tuhafıma gitmişti…
Şike yapmadıklarına inandığımdan değil, ülkemizde ‘şike’ yapmayan takım olduğuna inanmadığımdan…
Düşünün en üst ligde söz konusu konuda 18 suçlu var, birini suçluyorsunuz…
O dönemde de konuya yaklaşımım böyleydi…
Ve anlaşıldı ki o herkesin ‘iyiniyetli, eğitime katkı sunan, Türkçeyi dünyaya yayan’ dediği FETÖ, Türkiye’nin her alanına zehrini akıtmış…
Benim anlayamadığım, bir çok şey gün yüzüne çıkmışken, geriye dönük sportif alanda ne gibi oyunlar oynadıkları, ligleri nasıl sabote ettikleri niye incelenmez?
Özellikle bütçelerin inanılmaz olduğu Süper Lig, TFF neden çok derinlemesine incelenmez?
★★★
Genelde baskıcı rejimlerde milletin gazı, arenalarda alınır…
Geçmişte bizde de statlar, milletin boşaldığı alanlardı…
Rakip takım futbolcusuna küfredelerdi…
Gaz yetmez, bu kez hakeme…
Hakem de kesmez, kendi futbolcusuna…
Yönetimine, teknik patronuna…
Şimdilerde ‘kötü tezahürata’ ceza var da, durumda çok değişen bir şey yok…
Dedim ya, eğitim de milleti yukarıya çekmeden, cezalarla sorunu çözebilmek mümkün değil…
★★★
Aslında bizim de en büyük sorunumuz eğitim…
Bu nedenle millet olarak her şeyin en iyisini, doğrusunu biz biliriz…
Bir belleğinizi yoklayın…
– Cumhurbaşkanı da neymiş?
– Başbakan da ne yaparmış?
Bu tür geyikler az mı?
– Yetkiyi verecekler bana, bak nasıl yönetirim ülkeyi?
Hiç kimse aynaya bakmaz, siyasetçilerin nasıl mücadeleler yaparak görevlere geldiğini düşünmez.
– Bilim insanları da kim yahu!
Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz ve tabi ki çıldırma noktasına geldiğimizi de reddederiz…
Ne geldiyse başımıza, hep başkaları yüzünden…
İyi de bizim suçumuz yok mu?