SON DAKİKA
Hava Durumu

Eğitimci olmak zor iş

Teşekkürü altlara değil en üste koymalı… Çalışmalarından yararlandığım bilim insanları Mine Göğüş Tan, Ahmet Mahiroğlu, Bekir Buluç, Özgür Bulat’a teşekkürler… Yine yurtdışından görüşlerini ileten bilim insanı, arkadaşım Saniye Balcı’ya binler

Haber Giriş Tarihi: 22.09.2014 19:59
Haber Güncellenme Tarihi: 22.09.2014 19:59
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursadameydan.com/

Teşekkürü altlara değil en üste koymalı…

Çalışmalarından yararlandığım bilim insanları Mine Göğüş Tan, Ahmet Mahiroğlu, Bekir Buluç, Özgür Bulat’a teşekkürler… Yine yurtdışından görüşlerini ileten bilim insanı, arkadaşım Saniye Balcı’ya binlerce teşekkür…

Eğitimci bir aileden gelmek, farklı bir duygu…

Gökçeada Öğretmen Okullu olmak…

Babası Arifiye Köy Enstitülü, emekli öğretmen çocuğu olan biri ben…

Ve amcası da Antalya Aksu Öğretmen Okulu mezunu emekli öğretmen olan birinin yeğeni ben…

Ablası çocuk gelişimci olan biri ben…

Ve ağabeyi hala Bursa Milli Eğitim de lise coğrafya öğretmenliği yapan biri ben…

Yıllarca tiyatro alanında farklı mecralarda, okullarda, sanat merkezlerinde, GSİM dahil eğitim veren biri ben…

Anlamıyorum eğitimcilerin anlamsızca ödül-ceza yöntemine başvurmalarını…

Sanırım pedagojik formasyonları eksik…

Ah ah eğitim pedagojisi öğretmenim Mehmet Kutlu’nun kulaklarını çınlatayım…

Onların da suçu yok ki…

Sistem, öğretmen açığını, öğretmen olacaklardan değil de, araştırman olacaklardan kapattı…

Tuhaf değil mi? Hele hele bunların ilköğretime verilmesi tuhaf ötesi…

AYAKTA DURMA CEZASI

Kızım Nil İrem Özdemir…

Mithatpaşa Ortaokulu 1.sınıfta…

Diğer bir deyişle 5.sınıfta…

Kısacık teneffüste…

Ağzındaki son lokmayı yutarken derse girdiği için, öğretmen tarafından 1 saat ayakta tutuluyor…

Aynı şekilde bir öğrenci, başka bir öğrenciye saat sorduğu için, ikisi de 1 saat ayakta…

Nasıl eğitimci bunlar?

Kendilerini mi tatmin ediyorlar?

Eğitimcinin görevi öğretmek, ceza vermek değil…

Öğretmenin görevi kötü örnek olmak değil…

Bursa’nın göbeğinde bunlar oluyorsa, diğer okulları tahayyül bile edemiyorum…

Aman ha!..

ÇOCUKLARINIZA SAHİP ÇIKIN

Çocuklarınıza sahip çıkın…

Herhangi bir eğitimci (!), onlara tehdit, ceza gibi yöntemler uyguluyorsa, anında sınıflarını terk edip, okul müdürlerine durumu anlatsınlar, anne-babalarıyla paylaşsınlar…

İnanın, 4 yıldır Mithatpaşa İlköğretim Okulu’nda, adını yazmadan geçmeyeceğim, Süleyman Kahraman’ın okuttuğu kızımla ilgili, tek bir sorun yaşamadım…

Çoklu öğretmen sistemine alışmalı mı, yoksa eğitimci geçinenlerin tutumlarına göz mü yummalı?

Ben bu öğretmene ne gibi ceza vermeliyim sizce?

Trend analizi mi yaptırsam, korelasyon katsayısı mı hesaplatsam, yoksa enerjisini yanlış işlerde kullandığı için, potansiyel, kinetik enerjiler konularını mı çalıştırsam…

Ah ah…

SOYUTLAMAMALI

Tabi ki eğitimcileri bu ülkeden soyutlamamak gerekir…

Anne-babalarda da benzer mantıklar yok mu?

Kendi ‘otoritesini’ sağlamak için, çocukların ‘otorite’lerine saldırmıyor muyuz?

Zaman zaman oto-kontrol mekanizmamızı çalıştırıp, otoriteden vazgeçebilir miyiz?

Aynı şekilde iktidarlar da, varlıklarını sürdürmek için hala militarizme başvurmuyor mu?

ŞİDDET HER YERDE

Öğrenciye öğretmeninden yönelen cezalar ya da şiddet, öğrenciden öğrenciye, öğrenciden öğretmenine… Özellikle öğrenciden öğretmenlere yönelik şiddet konusunu da ele alacağım. Çünkü ülkemizde çok yaygın, doktora saldırı, öğretmene saldırı…

Şiddet hiçbir zaman tek başına, soyut ele alınacak konu değil…

Son Gezi olayları da gösterdi ki, şiddet sınır tanımaz…

Eğer insanları ikna ederseniz, nasıl işkenceci olduklarını da irdeleyeceğim…

KEKEME OLAN ÇOCUKLAR

Biraz geriye doğru araştırma yaptım…

Yakın dönemde bile o kadar çok sorun yaşanmış ki bu konuda…

Sözüm ona öğretmenin cezası yüzünden ‘kekeme’ olan çocuktan tutun da, öğretmenin sınıfta çocuk yuhalatmasına kadar da gitmiş problemler…

Hangi çağda yaşıyoruz ya?

TOKAT ATMA BİR NUMARA

Doç.Dr. Ahmet MAHİROĞLU ile Yrd.Doç.Dr.Bekir BULUÇ’un akademik çalışmasında, 1923’de yasaklanmasına karşın fiziksel cezaların, ülkemizde anne-babaların da benzer yöntemlere başvurmasından ötürü, hala okullarda yaşanmakta denmekte…

Yapılan istatistiki çalışmada, tokatlama en başta ve sırasıyla Kulak çekme, Sopa ile vurma, Sille tokat girme, Cetvelle vurma, İtme- kakma,-sarsma, Yumruklama, Tekmeleme, Saç çekme, Eller havada tek ayak üzerinde durma, Okul bahçesinde koşturma, İki çocuğu birbirine tokatlatma…

SONUÇLARI MI?

Onları da sırasıyla yazayım; Yaralanmalar, Kulak zarı patlaması, Hastanelik olanlar, Ruhsal problemler, Görme kaybı, Kemik kırılması…

Ve bilim adamlarının sonuç özeti:

‘Türk eğitim sisteminin tüm kademelerinde fiziksel cezalar çok uzun yıllar öncesinden yasal olarak kaldırılmış olmasına rağmen, ortaöğretim kurumlarında bu cezaların yaygın bir biçimde uygulandığı görülmektedir. Fiziksel cezaların uygulanma nedenlerine bakıldığında ise, genelde fiziksel cezaların etkili sınıf yönetimi ya da öğretim yönetimi eksikliğinden kaynaklandığı görülmektedir. Araştırma bulgularına göre fiziksel cezanın adil bir ceza olmadığı, istenmeyen davranışları düzeltmediği ve yeni problemlerin ortaya çıkmasına, öğrencilerde okula ve derse karşı olumsuz tutumların gelişmesine, öğrencilerin psikolojik ve fiziksel olarak zarar görmesine neden olduğu görülmüştür. Ayrıca fiziksel cezalar konusunda öğretmenler hakkında da yasal şikayetlerde (mahkeme, idareye şikayet vb.) bulunulduğu için bazen öğretmenler de istenmeyen durumlarla karşı karşıya gelmektedir. Araştırma bulgularına göre ise, en çok kullanılan fiziksel ceza yöntemleri sırası ile tokatlama, kulak çekme, sopa ile vurma olarak belirlenmiştir.’

VE ÖNERİLER:

Okullarda fiziksel ceza uygulamalarını ortadan kaldırmak için araştırmada elde edilen verilere göre aşağıdaki öneriler geliştirilmiştir:

*Hizmet öncesi eğitimlerinde öğretmenlerin fiziksel cezanın olumsuz etkileri konusunda yeteri kadar aydınlatılması, etkili alternatif sınıf ve öğretim yönetimi becerilerinin kazandırılması;

*Hizmetiçi eğitim yoluyla mevcut öğretmen ve yöneticilerin fiziksel cezanın olumsuz etkileri konusunda yeteri kadar aydınlatılması, etkili alternatif sınıf ve öğretim yönetimi becerilerinin geliştirilmesi;

*Okul geliştirme planlarına disiplin ve fiziksel cezalarla ilgili önleyici ve düzeltici aktiviteler konulması, fiziksel cezanın uygulanmamasının okullarda toplam kalite yönetiminin vazgeçilmez bir parçası haline getirilmesi;

*Fiziksel ceza uygulayan yönetici ve öğretmenlere yasal müeyyidelerin etkili bir şekilde uygulanması, atama ve terfilerinde bu durumun göz önünde bulundurulması;

*Ebeveynlerin ve öğrencilerin fiziksel cezaya karşı duyarlılıklarının artırılması için bilgilendirme programlarının uygulanması.

Ancak bu, bir ya da birkaç öğretmenin sorunu değil, bu genel toplumun sorunu…

Şiddetle yaşamaktan vazgeçmediğimiz sürece…

İnsana değer vermediğimiz sürece…

Yarın da, öğrencilerin hakları, öfke kontrolü…

BOZBEY BİR BAŞKA

Eğitim sorunlarına değinirken, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in bir partinin değil, Nilüfer’in belediye başkanı olduğunun altını çizmek istedim…

Nilüfer ile ilgim, ‘sanat’la ilgili kısmı…

Çok değil geçtiğimiz hafta İbrahim Uyar İlkokulu’nun jimnastik salonunun cadde tarafının açık olduğunu gördüm…

Öğrenci velilerine, arkadaşlarıma sordum…

Onlar da kaygılı, okul yönetimi belediyenin yapacağını söylemiş…

Ve sevgili Hande Koç’la durumu paylaştım…

İnanmayacaksınız ama, dün o bölüm kapatıldı…

Bozbey’i Bozbey yapan, kurduğu mükemmel ekibi…

Nilüfer neden gülümsüyor sizce?

Nedenini sorgulamaya gerek var mı?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.