El Cezeri ve Sancar..

Anadolu’nun en önemli kentlerinden biri Mardin… Tarihi ile, doğasıyla… Kültürler beşiği… Merak eden tarihiyle, kültürüyle ilgili zahmet edip araştırsın, okusun bir…
Cumhuriyet dönemi Mardin’in iki ilçesi… 
Cizre ve Savur…
Cizre 1990’da Şırnak’a bağlandı…
Bu iki ilçenin, bu köklü tarih, kültür kokan iki ilçenin ortak başka ne gibi yönü olabilir sizce?
Bu günlerde kuşkusuz yaptığı çağrışım, terör…
İnsan odaklı baksak…
Cizreli Ebû’l İz İsmail İbni Rezzaz El Cezerî desek, ne hatırlatır?
İslam’ın Altın Çağında çalışmalar yapan Müslüman bilim adamı ve mühendis desek… 
Sibernetiğin ilk adımlarını attığı ve ilk robotu yapıp çalıştırdığı kabul edilen Ebû’l İz El Cezeri’nin Leonardo da Vinci’ye ilham kaynağı olduğu düşünülür desek…
Dünya bilim tarihi açısından bugünkü sibernetik ve robot biliminde çalışmalar yapan ilk bilim adamı olan Cezeri’nin yaptığı otomatik makineler günümüz mekanik ve sibernetik bilimlerinin temel taşlarını oluşturmaktadır desek…
Robotikle ilgili bilinen en eski yazılı kayıt, Cezeri’ye âittir desek…
Fizikçi ve mekanikçi Bediuzzaman El Cezeri’nin bir eseri de Diyarbakır Ulu Camii’nin ünlü Güneş Saati desek…
Desek de desek…
Birçok özelliği var bu tanıtmaya çalıştığım bilim insanının; sibernetiğin öncüsü, robotik biliminin babası, tarihin otomatik makineler yapan ilk mekanikçisi… 
Büyük su mühendisi, krank milini ilk kullanan fizikçi… 
Kendinden önceki buluşları incelemiş, kendi dönemini de incelemiş ve geleceğe önemli eserler bırakmış. 
Çok çalışarak, taş üstüne taş koyarak yeni buluşlara imza atmış El Cezerî. 
Ezcümle, tanınması gereken bir zat El Cezerî… 
1974 yılında, İngilizce yayın yapan Nature Dergisi, El Cezerî’den “12. yüzyıl Müslüman mühendisliğinin doruğuna erişmiş kişi” diye bahsetmiş.
Artukluları bilir misiniz?
Gelelim Savur ilçesine…
Bu ilçeden çıkan kişiye…
2015 Nobel Kimya Ödülü…
Aziz Sancar…
Tarih yakın olduğundan hepimizin belleğinde…
İşin özü bu iki bilim insanı da hem Türk, hem Müslüman…
Biri Diyarbakır’dan olgunlaştırmış çalışmalarını, diğeri de Amerika’da…
Benim aklıma gelen ve bilgilerini derlediğim iki insanımız…
Medreselerden, camilerden sibernetiğe uzanan yol…
Az güç, çok iş…
Şimdi bakıyorum ibadethanelere, çay ocakları, alışveriş merkezleri, kongre salonları…
İbadethane değil ticaret merkezi…
Tarih ne Cumhuriyet’ten, ne de Osmanlı’dan ibaret…
Tarih bilinci için zahmet edip okumak şart…
Başkalarının ağzından, özellikle de siyasetçilerin ağzından dinleyerek tarihe yolculuk imkanı yok…
Sevr, Lozan çatışması içinde yitip gidersiniz…
Sahi ikra neydi?
Bir hatırlasak…
Aldığımız nefesin değerini bilir, insanlığa yolculuk yapabiliriz belki…
Müslümanın Müslümanları yok etme savaşından da kurtuluruz belki…