Gam değil BAM Gülümseyin

Güzel uyanmalı günü, sevgiyle…

Her an, her dakika insan olduğunu hatırlaması bireyin…

Özüne güvenen…

Diğer bir deyişle özgüvenli bireylere ulaşma yolunda, baktığını gören, işittiğini duyan, başladığı işi bitiren, kendi yeteneklerinin farkındalığını yakalamış bireyler…

Anı yaşayan, kendini yaşayan, dikkatli, olumlu, verimli, başarılı güvenli, saygı ve sevgiyle yaşama devrine atmalıyız adımlarımızı…

Çocuklar…

Aslında bu yönde bebekliklerinden başlayarak, dünyaya merhaba diyorlar…

Algıları, seçicilikleri yukarda…

Bazen bilgi eksikliği, bazen kalıplaşmış tutumların esiri olarak, onların bu özelliklerini yok ediyoruz…

Gülümsemeyi, odaklanmayı, değiştirmeyi, tercihlerini doğru kullanmayı öğrenme zamanı, geçiyor bile…

Kuşkusuz kültür-sanat-edebiyat…

Kuşkusuz hayatın içinde olduğunu, aldığı nefesin farkında oluş…

Hayata iyi tutunmayı sağlıyor…

Umutsuzluk değil, umut üzerine başlamak güne…

Hayatı olumlamak…

7’den 70’e, çocuğundan en büyüğüne…

İhtiyaç duyduğumuz an, destek almak şart…

Bu desteğin farklı alanları, boyutları var kuşkusuz…

Ama kentimizde bu işe yoğunlaşmış önemli kurumlarımızdan birinden söz etmeden geçemeyeceğim…

Gam değil BAM başlığından da anlaşılacağı üzerine Başarıyı Arttırma Merkezi…

2007 yılından bu yana kentimizde ve hatta ülkemizin bir çok bölgesinde de düzenledikleri seminer ve konferanslarla ciddi bir birikimi paylaşıyorlar bizlerle…

BAM’da hayaller yok…

Hayallerin gerçeğe dönüşmesi var…

İçten dışa doğru, insanın içinden dışına doğru eğitim var…

Oku okut, yaşa yaşat felsefesi…

İnsan odaklı bir merkez BAM…

Zamanında çocuğunu BAM’latan biri olarak, öngörü değil yaşayıp görenlerden biri olarak yazmanın bilincindeyim…

BAM teline dokundum belki ama, eksikliklerimizle eğlenmek için değil, kapatabilmenin yolunu gösterebilmek için…

Çok zor değil ulaşmak…

Nete giriyorsunuz…

bam.com.tr yazıyorsunuz o kadar…

Ya da 452 65 60’ı telefonunuzdan tuşluyorsunuz o kadar…

Kentimizde eğitime, kültüre, sanata katkı koyan tüm kurum ve kuruluşlarımızı da yakın bir süreçte yapacağım röportajlarla sizlerle paylaşacağım…

Bursa’nın, ülkenin değerlerini paylaşmak bizim için görev ötesi hizmet…

***

Sporu algılama biçimimiz de tuhaftır…

Satranç, belleklerimizde spor olarak yer etmez…

Dans, aynı şekilde…

Folklor hiç etmez…

Sporu futbol olarak algıladığımızdan bu yana, spor yapmayı değil, izlemeyi gelenek haline getirdiğimizden bu yana, sporun evrensel çizgilerinden uzaklaşmaya başladık.

Sanat da spor da, evrensele ulaşmanın, sınır tanımayan iki alan…

Hayatı magazinleştirdiğimizden, arabeskleştirdiğimizden bu yana, sanat anlayışımız da, spor algılarımız da bambaşka zeminlere oturdu…

Sanat konuşmaktan, herhangi bir şarkıcının kıyafetiyle ilgili olmaya…

Ya da spor konuşmaktan öte, şiddetle ilgili yanını, şike ile ilgili yanını konuşur olduk…

Sanatın içinde, sporun içinde, evrensel değerlerin içinde bizzat kalabildiğimiz an, okumaya başladığımız, spor yapmaya başladığımız an…

Hayata daha gülümseyerek bakacağımız kaçınılmaz…

Okuyarak büyümek dileğiyle…