Gözüne sokmalı

Yazmaktan ne yoruldum ne de bıktım…
Bizim her problemimizin, tüm sıkıntılarımızın başında geliyor eğitim…
İnsanlaşmanın başkaca da yolu yok…
Okullarda gerçekten eğitimin gerçekleştiğine inanan olduğunu da sanmıyorum…
Bir yarış var, o yarış için anne-babalar çocuklarını kurs, özel ders, özel okul; her yolu deneyerek yetiştirmeye çabalıyor…
Onlar da biliyor ‘yarış’ içinde her şey yetersiz…
Çocuklar çocukluklarını unutuyor…
Bu işin bir yanı…
Yeniden dönelim okullara…
Yaz-boz tahtasına dönen eğitimin okul sisteminde en önemli ayak öğretmenler de, maalesef hala işini layıkıyla yapanlar olsa da, iyi yetişmeyen kadrolar yüzünden, öğreticilikten çok, adeta Milli Eğitim’in subayları gibi çalışıyorlar, öğrenciler de er…
Okul düzeni…
Okul disiplini…
Öğrencinin kaşı, saçı, başı…
Aklı?
Yaratıcılığı?
‘Başımıza icat çıkarma, eski köye yeni adet getirme’ gibi atasözleri sanki eğiticiler için söylenmiş…
Ezberle, yap, geç, sonra unutsan da olur…
Öğretmenler değil, öğretmenleri bu hale getiren sistem suçlu…
Öğretmen yetiştiren okulları yok et…
Ya da boşluklar bırak, FETÖ gibi terör örgütlerinin kucağına it çocukları…
HHH
Son yılların modası sınıfları çoğaltmak, öğrenci mevcutlarını azaltmak…
Peki kardeşim laboratuvarlara ne oldu?
Okulların sosyal gelişimleri ne halde?
Branşı ne olursa olsun öğretmen eğiticidir…
Ve, ders verdiği ana dili doğru kullanmak zorundadır…
Artikülasyon sorunu olmamalıdır…
Türk Dili’ni, imlasını, en az Türkçe-Edebiyat öğretmenleri kadar bilebilmeli, hakim olabilmelidir…
Sizce bunlar var mı?
Öğretmenler de ayna tutabilmeli kendilerine ve o aynadaki görüntüyü de Milli Eğitim Bakanlığı’nın gözüne sokmalıdır…
HHH
Bir örnek…
Burdur Milli Eğitim Müdürü’nün ne paylaştığını yazmayacağım…
Ancak görünen o ki, FETÖ zihniyetinde; hadis diye bir şeyleri yutturmaya çalışıyor, vekaleten yaptığı göreve, bu paylaşımın ardından asaleten atanıyor…
Ne demeli?
HHH
Ne tartışırsak tartışalım, ne konuşursak konuşalım, ortak noktada buluşmamız imkansıza dönüşüyorsa genelde; bunun altında yatan da, eğitim ya da eksikliği…
Sanattan, spordan, evrensel değerlerden uzak oluşumuz…
İşte son bir örnek daha…
Başkanlık sistemi…
Ne olduğunu, nasıl olacağını değil de, olsun-olmasın düzleminde kitleniyor konu…
İhtiyacımız olan önce eğitim sistem…
Sistem…
Doğru sistemi kurduysanız, başkanlık, yarı başkanlık, parlamenter, adı ve uygulaması ne olursa olsun, doğrulara hizmet eder…
Ne dersiniz, işe önce Siyasi Partiler Kanunu’ndan başlasanız…
Parti liderlerinin, merkezlerinin diktatörlüğüne son verseniz…
Vekiller halka karşı da sorumlu olabilse…
Ne dersiniz, işe önce halkın oyunu doğru dürüst meclise yansıtabilecek seçim barajından başlasanız…
Dedim ya eğitim şart…
Devam edin olsun-olmasın kör dövüşüne…