Güç olma güçlükleri

ABD’de yaşanan son tutuklama.
Nedenlerini, niçinlerini bir yana bırakın.
Şeytan ayrıntıda gizlidir masalını da.
Türkiye, bir dönem, bölgesel güç olma yolunda adımlar attı.
BM kararlarına uydu…
ABD’nin kendi kendine ilan ettiği kararları ise görmezden geldi.
Kendi kararları doğrultusunda, hukuka uygun adımlar attı.
Bu adımları atarken, ABD’yi deyim yerindeyse sallamadı.
ABD’de kendi ülkesine geleni, kendi iç kararlarını ihlal ettiği gerekçesiyle tutukladı.
Bunu bir yerelere bağlamamalı.
Güç iddiası ile adım attık.
Büyük güç te çelme takıyor.
Türkiye, İran, Hindistan gibi ülkelerin o dönemdeki ekonomik ilişkilerini okumadan bu durumu izah etmek mümkün değil.
Güç olmanın güçlükleriyle yüzleşiyoruz, o kadar.
Kuşkusuz sancıları da olacak.
HHH
Referandum süreciyle ilgili, körü körüne evet ve hayırcıların dışında kalan büyük bir kitle, artık bitsin de bu gürültüden kurtulsak modunda.
Yukarıdakiler ötekileşmeyi, ötekileştirmeyi seviyor belki, kendi kitlelerini kastlaştırmak için belki, ama millet çok da memnun değil.
Karşı tarafı düşman hain ilan ederek, kamplaşmaya yönelik hareketler bugüne ait değil, bunu Hitler de yaptı, Stalin de.
Onların yaşadıkları toplumlar, hala o günlerin acılarını yaşıyor.
HHH
Bir de Avrupa masalı.
Arkadan vuruyorlar.
Hainleri destekliyorlar vs.
Bu yeni bir şey değil ki.
Eteğindeki taşları temizlemeden, kendi haklılığını o yolla ispatlayamazsın.
Yıllarca terör örgütleri Avrupa’da yapılanırken, biz cılız itirazlarımızın dışında acaba yeterli girişimleri gerçekleştirdik mi, gereken önlemleri aldık mı?
Ki terör örgütlerinin uluslararası güçlerin elinde oyuncak olduğunu görmek başka bir şey, önlem almak için hareket etmek başka bir şey.
Geçmişten ders almalıyız.
Yarına dair bir şeyler söylemeliyiz.
Ancak bilmeliyiz ki, biz içeride evet-hayır oyununa düşmeden, Yenikapı ruhuyla bir birlik, bütünlük sağlayamadığımız sürece, üzerimize oynanan oyunlar devam edecektir.
n