SON DAKİKA
Hava Durumu

Hırsız-Polis

Şimdi çocuk oyunları değişti mi, gelişti mi desem bilemedim. Bilgisayar çağı… Oyunlar ha keza… Bizim çocukluğumuzda, Karaoğlan, Malkoçoğlu, Tarkan olurdu herkes… Kılıçlar tahtadan… Delik parayla yapılan oyuncaklar… Hasta-doktor ilişkisi, doktorculuk oyunu da malum… Ya da herkes asker olurdu… Hoş o dönem öğrenciler de asker gibiydi, şapkalı, öğretmenlerine asker selamı verirdi. Bir de hırsız-polis oynardık… Herkes

Haber Giriş Tarihi: 15.03.2018 00:02
Haber Güncellenme Tarihi: 15.03.2018 00:02
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursadameydan.com/

Şimdi çocuk oyunları değişti mi, gelişti mi desem bilemedim.

Bilgisayar çağı…

Oyunlar ha keza…

Bizim çocukluğumuzda, Karaoğlan, Malkoçoğlu, Tarkan olurdu herkes…

Kılıçlar tahtadan…

Delik parayla yapılan oyuncaklar…

Hasta-doktor ilişkisi, doktorculuk oyunu da malum…

Ya da herkes asker olurdu…

Hoş o dönem öğrenciler de asker gibiydi, şapkalı, öğretmenlerine asker selamı verirdi.

Bir de hırsız-polis oynardık…

Herkes polis olmak isterdi.

Çünkü polis, hırsızı enseleyecekti.

Uzun eşek, yakan top, saklambaç da işin süsleriydi.

***

Polis…

Devletin kolluk kuvveti…

Huzur ve güvenliği sağlama gibi bir görevi var…

Öyle anlar olur ki, 7×24 görevdedir.

Öylesine bir kumanya…

Maç günleri…

Miting zamanları…

Olağanüstü dönemlerde.

Hoş epeydir dururumuz hep olağanüstü…

Ve her zaman da beklentidir, polisin görevini layıkıyla yapması…

Beklenti bu da gerçekle örtüşüyor mu?

İçişleri Bakanlığı genelge yayınlıyor.

Çakarlı araçlara sınır koyuyor.

Bir Milli Eğitim Müdürü, kiralık bir araçla seyrederken durduruluyor.

Öğrenebildiğimiz kadarıyla polise çıkış malum…

Ya ‘sen benim kim olduğumu biliyor musun’, ya da ‘sen kim oluyorsun?’

Sonuç mu?

Polis açıkta…

Bu mantık, bu anlayış böyle sürdüğü zaman, polisin görevini layıkıyla yapması niye beklenir, onu anlamak mümkün değil.

***

Hayatın sıkıntılarını aşağıya çeken fıkralar…

Bir gülümsetme, kimi zaman gönderme…

Stalin fıkrası da bunlardan biri…

Ölüm döşeğinde Stalin, kendisinden sonra ülkeyi yönetecek Kruşçev’i çağırır…

‘Ölümümden sonra bu ülkeyi sen yöneteceksin.Sana iki zarf vereceğim. Aşmakta zorlandığın güçlüklerle karşılaşırsan birinci zarfı aç, sorunlarını o çözecek. İleride yine sorunlarla karşılaşırsan, bu kez ikinci zarfı açarsın’ der…

Ve kısa bir süre sonra Stalin ölür.

Bir kaç yıl sonra birbiri ardına sorunlar yaşanmaya başlar.

Kruşçev, hemen ilk zarfı açar, Tek bir cümle vardır mektupta: Bütün suçu bana at. 
Tam olarak bunu yapar Kruşçev…  1956’da yaptığı konuşmasında SSCB’nin yaşadığı tüm sorunların sebebi olarak Stalin’i gösterir. Bu sayede sorunları, sıkıntıları atlatır.

Yıllar sonra yine sıkıntılı bir dönem yaşar.

Derhal ikinci zarfı açar.

Yine tek bir cümleyle karşılaşır;

“Hemen sen de iki mektup yaz…”

Bir de bizim liderler, iki mektup yazabilse…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.