İki dudağının arasında

Zor oyun

Bakmayın oyun dediğime, zorluk stratejide…

Türkiye epeydir dış politikasında ciddi sıkıntılar yaşamakta…

Bu ciddi sıkıntıların başlıca nedeni ise, orta doğu coğrafyasında uluslararası güçlerin kirli oyunu.

Bu oyunun ister istemez içine giren Türkiye, hızla değişen dış politika izlemek zorunda.

ABD’nin ikili oyunu…

Söylediği ile yaptığının farklılığı…

Rusya ile kontrollü ama daha sıkı ilişkilerin kurulması…

ABD ve Rusya’nın ‘komşumuz’ olması…

Terör örgütü PYD gibi bir sıkıntının başımıza dert olması…

Dış politikada bunlar yaşanırken, içeride de durum çok farklı değil.

Dış politikada içeride birlik sağlanamayınca, içeride olduğu gibi dünyaya karşı da elimiz zayıflıyor.

Tabi bir de bunlara hala FETÖ’nün izlerini de eklemek gerek…

Ne dersek diyelim, işler güllük gülistanlık değil.

Daha çok kenetlenmemiz gereken bir dönem bizi bekliyor.

***

Türkiye’nin güvenliğinin sağlanabilmesi, sınır güvenliğinin güçlenmesiyle birebir alakalı.

Öte yandan bölgede ‘güvenli bölge’ oluşturulması da şart.

Suriyeli mültecilerin de önemli bir bölümünün ülkelerine dönmeleri için bölgenin rahatlaması gerekiyor, ancak bu şu an mümkün görünmüyor.

***

OHAL’den de en kısa zamanda kurtulmak şart.

Bu an zorunluluk olsa da, ‘demokratik’ görünümümüzü zedeliyor.

Bölgesel önlemler artırılabilir.

Uygulama alanlarında ‘teknoloji-güvenlik’ bütünleşmesiyle daha güçlü hareket edilebilir.

En azından  KHK yoluyla kararlar alınmasından vazgeçilmeli.

‘Meclis’ işler hale getirilmeli…

Bugünkü şartlarda ‘Meclis’in yapısının da seçmenin karşılığı olmadığına inanıyorum.

O nedenle bir an önce seçim gerçekleştirilmeli, tabi ki OHAL’siz…

Ancak hükümete direk dış politika ile ilgili, sınır ötesi harekat gibi konularda ‘Meclis’ yetkisi sürekli kılınmalı.

***

Recep Tayyip Erdoğan…

Sevseniz de, sevmeseniz de bu ülkenin Cumhurbaşkanı.

Erdoğan üzerinden ‘siyaset’ yapmaktan muhalefet vazgeçmeli.

Güncel ve geleceğe dönük konularda proje üretmeli ve bunları hükümetle paylaşmalı.

Tabi bunların tamamının da hayata geçebilmesi için, ‘Meclis’in gerçekten çalışır pozisyonuna geri dönmesi şart.

***

Gelelim Bursa’ya…

Kentimiz, ülkemizin en şanlı şehirlerinden biri.

Büyükşehir de doğru yönetilmeye başladığından bu yana, o şansını iyi kullanmaya başladığını söyleyebiliriz, vatandaş açısından.

Diyeceksiniz bugüne niye bir sürü hata yapıldı?

Aslında durumun özeti net; Ekonomi ciddi bir disiplindir. Onun kurallarını yok sayarsanız, içinden çıkılmaz bir duruma düşersiniz.

‘Kıt üretim kaynaklarının kullanılmasındaki tercihler’ ilmi.

Siz o tercihleri sürekli yanlış yaparsanız, borç da kaçınılmaz olarak sürekli artacak ve bir süre sonra da hareket yeteneğini komple kaybedeceksinizdir.

Bu kaçınılmaz son aslında.

Bu son geç de olsa görüldü ve gereken değişimler sağlandı.

Pazar günü Cumhurbaşkanı kentimizde olacak.

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da muhtemelen kentin son durumu ile ilgili bir dosya sunacak.

Başkan Aktaş’ın atacağı adımlar çok önemli.

Şayet Bursa’nın kısa sürede gerçek anlamda toparlanması isteniyorsa, hükümetin direk Büyükşehir Belediyesine kaynak aktarması şart.

Yoksa ne yaparsak yapalım işin işinden kolay kolay çıkamayız.

Suyumuz ucuzlar, ulaşım ucuzlar, ekmeğimiz artar.

İşin özü, Bursa’nın nefes alabilmesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki dudağının arasında.

Değişimi gerçekleştiren isim olduğuna göre, bu konuda da gereğini yapacak ve Bursa yeni kaynaklara kavuşup, Büyükşehir hizmetlerini layık olduğu şekilde alacaktır.