SON DAKİKA
Hava Durumu

Ruhunuzu satmayın

Demokrasi mücadeleleri yapıla geldiğinden bu yana bireyin özgürlüğü de tartışıla gelir. Malum öğretilen, ezberletilen ‘demokrasi’ tarifi vardır, ‘Halkın halk tarafından idaresi’, özgürlük de ‘başkasının haklarını gasp etmeden sınırsız’ gibi anlatıla gelir… Gerçekten demokrasi nasıl bir şey… Özgürlük ne menem bir şey… Bunu sorgulayabiliriz, çokça da mantıklı açıklamalar yapabilmek mümkün değil. Ülkeden ülkeye de algılar değişmekte.

Haber Giriş Tarihi: 28.12.2017 22:37
Haber Güncellenme Tarihi: 28.12.2017 22:37
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursadameydan.com/

Demokrasi mücadeleleri yapıla geldiğinden bu yana bireyin özgürlüğü de tartışıla gelir.

Malum öğretilen, ezberletilen ‘demokrasi’ tarifi vardır, ‘Halkın halk tarafından idaresi’, özgürlük de ‘başkasının haklarını gasp etmeden sınırsız’ gibi anlatıla gelir…

Gerçekten demokrasi nasıl bir şey…

Özgürlük ne menem bir şey…

Bunu sorgulayabiliriz, çokça da mantıklı açıklamalar yapabilmek mümkün değil.

Ülkeden ülkeye de algılar değişmekte.

Sözgelimi bir ülkede, kadınların araba kullanmaya başlaması, özgürlük, devrim gibi karar diye nitelenirken, bir başka ülkede, bambaşka bir özgürlük algısı bulabiliriz.

Asıl olan, insanın tutumlarının baskınlığında yatmakta.

Duygusal tutumları ağır basıyorsa, bir parça akıl ve mantıktan uzaklaşacaktır, kendi kuşatılmışlığını kendi yaratacaktır.

Ülkelere gitmeye gerek yok, bireyin ‘aşkını’ düşünün; tamamen duygusal ve aklın durduğu anlar değil mi?

Fransız yazar, düşünür, filozof, politika ve müzik teorisyeni Jean-Jacques Rousseau’nun, özgürlük ile ilgili söylediği söz, belki de özgürlük anlayışına getirilen en ince gönderme;

‘İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.’

***

Aslında toplumların yapısını belirleyen tek tek bizleriz.

Birey olmayı başarırsak, toplum yapımız da gelişecektir.

Ancak kısır döngüyü seviyoruz, mevcut halimizle.

Bakın siyaset alanına…

Partiler var, ülkeyi yöneten ya da yönetmeye aday…

Partilerin esamesi okunuyor mu?

Yok…

Liderler önde…

Topluma liderliğini kabul ettiren de iktidarda.

Sağı solu, ortası gerisi fark etmiyor…

Takım tutar gibi parti tutuyoruz.

Doğrusunu da yanlışını da kabulleniyoruz.

Çünkü, bu alanda da ilişkimizde ‘akıl’ değil, ‘duygu’ ağır basıyor.

***

Hani her alana girip de ‘medya’ es geçilir mi?

Bizde de yıllardır durum aynı.

İktidarlar değişir, bir çok yazar yorumcu, iktidarın seyrine göre değişir.

Bu durumu ekmek parası ya da patronaj çıkarlarıyla açıklamak mümkün, ancak birey olarak ‘yazarın’ durumu vahim.

Bir elin parmakları kadar kalan objektif yazanlar ise, objektif olmayan taraflardan biri tarafından her an ‘hain’ ilan edilme kabusuyla yaşarlar.

Maalesef, terörün en fazla vurduğu mesleğimizin yazarlarına da haksızlık etmiş olmayalım.

***

Kuşkusuz kimse Nelson Mandela olmak istemez…

Kolay mı 27 yıl hapis yat, eziyet çek, sonra dünyanın en saygın lideri ol…

Dünya demokrasi tarihi, hep bu tür öncülerle dolu…

Mandela’nın da özgürlük ile ilgili sözüyle koyayım bugün noktayı;

‘Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok. Ruhunuzu satmayın yeter.’

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.