Şaşırmak neyin nesi?

Her yeni KHK açıklandığında, tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Övenler, sövenler…

Anlamak mümkün değil…

Hele hele çıkarılan kararnamelerin, hukuka, demokrasiye aykırı olduğunu söyleyen ya da yazanlar olmuyor mu, inan gülmekten göbeğim çatlıyor.

15 Temmuz sonrası iktidarın çizdiği bir rota ve KHK yetkisiyle işleri çözme yolu değil mi bu?

Olağanüstü durum sonrası gelen bir durum değil mi bu?

O zaman neden insanlar durup durup ‘demokratik’ değildi vs diye yorum yaparlar, yazarlar anlamış değilim.

Adı üstünde, olağanüstü…

Ve KHK…

Yasaları aşarak hızlı hareket yeteneği…

Yasalara uygun olacak olsa, neden olsun ki KHK…

Kuşkusuz eleştirilerde, haklılık payı vardır da, ama mevcut durumu görmeden, sanki Norveç’te KHK çıkmış, yayınlanmış gibi şaşırmak neyin nesi?

***

Geride bırakacağımız yılla ilgili İhlas Haber Ajansı, Panorama yapmış…

Her ayın önemli olaylarını derlemiş…

12 ayın özetinde yok yok…

Ben yalnızca içlerinden güzellikleri seçeyim, kötü olayları es geçeyim dedim ama, güzellikler o kadar az ki…

İnanır mısınız 6 güzel olay buldum ve yine inanır mısınız tamamı sportif başarılar…

23 Nisan: Vakıfbank Kadın Voleybol Takımı, Avrupa ve Dünya Şampiyonu.

30 Haziran: Tekerlekli Sandalye Basketbol Milli Takımı, Avrupa Şampiyonu.

22 Temmuz: Sualtı Hokeyi Milli Takımı Dünya Şampiyonu.

22 Ağustos: Rıza Kayaalp Dünya Şampiyonu.

9 Ekim: Ampute Milli Takımı Avrupa Şampiyonu.

6 Aralık: Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde Gruptan Lider Çıktı.

Panorama da 7.güzel olay yok…

2018’e doğru umutlanmışken, o berbat olayları yeniden hatırlatmak da istemem…

***

Bursa özeline de baktığımızda, 2017’de kentimiz de sportif olaylarla öne çıktı.

GSİM’in geniş kitlelere yayılan çalışmaları…

Büyükşehir Belediyesi’nin okullara uzanan sportif çalışmaları.

Büyükşehir Voleybol 2017 Challenge Cup Avrupa Şampiyonluğu…

Yine Büyükşehir’in Masa Tenisinde 2017 Ettu Cup Avrupa Şampiyonluğu ve Bayanlar Ferdi Avrupa Şampiyonu Melek HU…

Listeyi uzatmak mümkün de görüldüğü hep sportif başarılar var vedalaşacağımız yılda.

***

‘Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az’ atasözümüzde olduğu gibi,aAslında çok bilinen, biraz da bizim durumumuzu anlatan, kara mizah öyküsüyle noktalayayım yazımı,

‘Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış.

İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar.

Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için her gün beddua etmekten öteye geçememiş.

İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş.

Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler, ancak genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direkt veya dolaylı olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış.

Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler, bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler.

Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkeme günü geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp: “Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum,” demiş. “Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var. Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi, diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati!”