

Zirve gerçekleşti…
Süreç işlemeye başladı…
Ak Parti Genel Kurula gidiyor…
Ve hemen söylemler başladı…
Darbe bu!..
Sivil darbe…
Bunu diyenlere bakıyorum, daha düne kadar Başbakan Davutoğlu’nun atanmış olduğunu dillendiriyordu…
Bugüne kadar, Ak Parti kadrolarından devletin önemli kademelerine gelen kim ya da kimler, Recep Tayyip Erdoğan’ın oluru ya da onayı olmadan görev aldı?
Var mı örneği?
Başbakanlığı döneminde neyse, Cumhurbaşkanlığı döneminde de o…
Ne değişti?
Recep Tayyip Erdoğan yalan mı söyledi?
Yoo…
Açık açık ‘Ben farklı Cumhurbaşkanı olacağım’ demedi mi?
Temenniler ne yönde olursa olsun, Cumhurbaşkanı açık açık tarafsız olmayacağını izah etti…
Partisiyle bağlarını koparmayacağını da…
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de, genel seçimlerde de, direk partisi yönünde; diğer partilerle mücadele etti…
Beğenirsiniz beğenmezsiniz, durum bundan ibaret…
Seçmen oyuyla Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Recep Tayyip Erdoğan, devlet başkanı gibi, parti genel başkanı gibi hareket ediyor ve bunu da saklamıyor…
O yüzden de mevcut yazılı sistemin değişmesi için adımlar atıyor…
***
Kuşkusuz tüm muhalefet partilerinin hayali; seçilecek ve Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak; tarafsız bir Recep Tayyip Erdoğan sonrası, güçlenip iktidar yolunu açacaklarına dairdi…
Recep Tayyip Erdoğan faktörü varken, onunla mücadele etmenin, halkı ikna edebilmenin zorluğunu biliyorlardı…
Gündemi belirleyemeyeceklerini de biliyorlardı…
Ancak ne var ki; Recep Tayyip Erdoğan, önünde olan ANAP örneğine baktı…
Tarafsız bir Turgut Özal…
Onun atadığı bir Yıldırım Akbulut…
Ve eriyip giden bir ANAP…
Hala öldü mü, öldürüldü mü tartışmaları süren Turgut Özal…
***
Daha ne kadar sürer bilmiyorum ama…
Recep Tayyip Erdoğan yaşadığı sürece ne AK Parti dağılır, inişe geçer, ne de Cumhurbaşkanı tarafsız davranır…
Muhalefetin işi zor…
Yaşanan süreci de doğal değil diye yorumlamak ta abesle iştigaldir…
İster sevinin, ister üzülün, Türkiye Recep Tayyip Erdoğan’la yol almak zorunda…