Seçim bitti, tartışmaları başladı…
En çok tartışılan da ‘iyi’ ‘güzel’ şeyler söyleyen CHP’nin ‘halk’ tarafından ‘muteber’ görülmemesi…
Ve tabi ki seçim sonuçlarının tartışılmasından öte, partilerin davranış ve söylemlerinden öte, halk sorgulanır oldu…
Ya da Kılıçdaroğlu istifa etsin…
Kuşkusuz seçim başarısızlığının ardından Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’nun durumları tartışılabilir ancak, bugüne kadar sosyal demokratlara ülke seçmeninin sıcak mesajı hiç olmadı ki… Ya da sosyal demokrat partiler, hiçbir zaman halkın yeterince güvenine mazhar olmadı ki…
Türkiye seçim tarihine bir göz atalım…
Sosyal demokratlar ne zaman iktidar görmüş, bir bakalım…
21 Temmuz 1946, Türkiye’nin ilk çok partili seçimi…
CHP iktidarda…
465 sandalyeli meclisin 395’i CHP’nin…
Demokrat Parti 64, Bağımsızlar da 6 milletvekili çıkarabilmiş…
Bu seçimin en önemli özelliği ne?
Bir… Bu seçim adli denetim dışında…
İki… Bu seçimde seçmen ‘açık oy’ kullandı…
Üç… Oylar ise gizli gerçekleşti…
Kabaca özetlersek ‘açık oy, gizli tasnif’…
Ve bu seçim tarihimize ‘şaibeli seçim’ olarak geçti…
***
Ve CHP’nin uzun bir aradan sonra yeniden birinci parti olması, darbe sonrasında gerçekleşiyor…
15 Ekim 1961 seçimleri…
450 sandalyenin 173’ü CHP’nin…
Oy oranı yüzde 36,7…
Aynı seçimde yüzde 34.8’i yakalayan Adalet Partisi 158 milletvekili, YTP 65, CMKP de 54 milletvekili çıkarıyor…
***
Yine uzun bir aradan sonra CHP yeniden toparlanıyor…
Bu kez CHP’yi yukarıya çeken, Ecevit rüzgarı…
İnönü’yü genel başkanlıktan etmesi…
Kıbrıs harekatı, üzerine tuz-biber ekiyor…
14 Ekim 1973 seçimlerinde CHP’nin oyu yüzde 33,3…
450 sandalyenin 185’ini alıyor…
Aynı CHP diyemiyorum, Ecevit’in CHP’si demek daha doğru olur diye…
5 Haziran 1977 seçimlerinde yüzde 41,4’ü yakalıyor…
213 milletvekili çıkarıyor…
Milletvekili transferleriyle kurabiliyor hükümeti…
***
Yine uzunca bir ara…
Bu kez darbe değil…
Abdullah Öcalan yakalanıyor…
Ve… 18 Nisan 1999 seçimlerinde, CHP parlamento dışında kalırken, Ecevit’in DSP’si yüzde 22,2 oyla birinci parti oluyor…
Bir önceki seçim sonrası yaşanan tartışmalı tablo, azınlık hükümeti gibi etkenler…
Ardından gelen 1999 seçimleri ve CHP-MHP hükümeti…
Türkiye’ye yeni bir yol haritası açıyor…
Yeni kurulan Ak Parti…
Seçmen, ciddi anlamda tasfiyeler gerçekleştiriyor…
3 Kasım 2002 seçimlerinde Ak Parti yüzde 34,3 oy oranıyla, 365 milletvekili ile iktidarda… CHP ise yüzde 19,4 ile 177 sandalye…
O gün bugündür Ak Parti iktidarda…
Ve o günden bu yana CHP en yüksek oyunu da 1 Kasım’da aldı…
***
Eğri oturup doğru konuşalım…
Olağanüstü durumları da göz ardı etmeyelim ama, Ecevit CHP’sinde, Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin her yerinde vardı, oy alıyordu…
67 ilin 41’inde birinci partiydi 1977 seçimlerinde…
En önemli etken de ‘umut’ olmasıydı…
Bir diğer etken de tüm sosyal demokratların, Türk solunun çatısıydı…
***
Ülkemizde eğer merkez muhafazakar bir parti, seçmene güven veriyorsa, sosyal demokrat bir partinin başarısı imkansız…
Hele hele sürükleyici, halkı kucaklayıcı ‘lider’ sorunu varsa asla…
Ak Parti’nin en önemli gücü, gerçekten ‘hitabet’ konusunda ‘usta’ isimlerin partide yer alması…
Ve ne yaparsa yapsın, olumlu ya da olumsuz, bir şekilde derdini halka anlatmayı başarabilen, halkı ikna etmeyi başarabilen bir lideri bağrından taşıması ve Cumhurbaşkanlığına taşıması…
Eleştirebilirsiniz…
Yerden yere de vurabilirsiniz…
Ama ne yaparsanız yapın, halk nezdinde ‘Recep Tayyip Erdoğan’ın karizması bambaşka bir şey…
Seçim kazanmış, tek başına yeniden iktidara gelmiş Ak Parti’nin Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ancak dün Bursa sokaklarında tanıklık ettiğimiz gibi, konvoylardan yükselen tek ses vardı, ‘Recep Tayyip Erdoğan’…
Türkiye bu gerçeğini kucaklıyor, muhalif partiler de sanırım artık kabullenmek zorunda…
7 Haziran’da millet Ak Parti’yi uyardı…
1 Kasım’da ise muhalefete ‘Osmanlı tokadı’ attı…
