53 senedir bizi oyalayan Avrupa Birliği’nin (AB), Avrupa Parlamentosu(AP) vasıtasıyla aldığı son karar her türlü kabulden uzaktır.
Neymiş efendim; Türkiye’de olağanüstü hal varmış.
Olacak tabi.
15 Temmuz darbe girişimi sizin ülkelerinizde olmadı.
Sizin ülkenizde darbeciler tarafından 253 kişi öldürülmedi.
Sizin ülkenizin parlamento binası bombalanmadı.
Tanklar sizin ülkenizde insanları çiğnemedi.
Kalkmışsınız bir de demokrasiden bahsediyorsunuz.
Ey AB!
Siz, kanun kaçaklarını barındıran bir topluluksunuz.
Siz, Türkiye düşmanı teröristleri destekleyen darbecileri destekleyen bir örgütsünüz!
Türkiye’ye nizâmat ve ayar verecek saygın bir haliniz yok.
Kalkmışsınız, bir de yüzlü yüzsüz “AB görüşmelerini askıya alma” kararı almışınız.
Türkiye de, sizin bu kararınızın hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığını en yetkili ağızlarından açıkladı.
Siz bir Hıristiyan kulübüsünüz.
Hiçbir ekonomik gücü olmayan Bulgaristan’ı AB’ye üye alıp da 80 milyonluk güçlü bir ekonomiye sahip Türkiye’yi 53 senedir eften püften sebepler icat ederek almamanızın başka bir izahı olamaz.
***
Ey Avrupa!
Siz neyinize güveniyorsunuz?
Sosyal ve ekonomik bir çöküş içerisindesiniz.
Aslında sizin Türkiye’ye verecek bir şeyiniz de yok.
İşsizlik diz boyu.
Ücretler düşük.
İnsanlar geçim sıkıntısı içerisindeler.
Gurbetçilerimiz Türkiye’ye kesin dönüşe başladılar.
50 seneyi aşkın süredir Avrupa’nın imarı için çalışan insanlarımızın artık Avrupa’dan ümidi kestiklerini yakın zamanda yaptığım uzun Avrupa ziyaretimde yakinen gördüm.
Konuştuğum gurbetçi vatandaşlarımızın hepsi istisnasız olarak “Abi Avrupa bitti artık!” demişlerdir.
Benim de kanaatim bu yöndedir.
***
Avrupa yaşlı bir nüfusa sahiptir.
İşgücü yetiştiremiyor.
İngiltere bile güçlü bir ülke bile AB’den ümidini kesmiştir.
Hâl böyle iken AB’nin Türkiye’ye karşı takındığı bu olumsuz tavır artık bardağı taşıran son damla olmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB’ye ferman okuması son derece haklı nedenlere dayanmaktadır ve milletimizin hissiyatına tercüman olmaktadır.
Şimdiye kadar hiçbir devlet ricalinin yapamadığını Erdoğan cesaretle yapmaktadır.
Büyük Türk Milleti arkasındadır.
Bu saatten sonra AB’ye yalvaracak halimiz yoktur.
Bence; AP’da alınan bu karara karşı Türkiye’nin de mütekabiliyet esasına göre hareket etmesi kaçınılmaz olmuştur.
Brüksel’de bulunan “Daimi Temsilcimiz” geri çekilmelidir.
Artık orada yapılacak bir işimiz kalmamıştır.
Türkiye kararlılığını göstermelidir.
Biz şamar oğlanı değiliz.
Avrupa’nın himmetine ihtiyacımız yoktur.
Kapılar açılıp Suriyeliler Avrupa’ya gönderilmelidir.
Ne halleri varsa görsünler.
Yalvarması gereken birileri varsa onlar AB ülkeleridir.
AB ülkeleri yetkililerinin gelip burada külliyenin eşiklerini öpecekleri günler uzak değildir.
Bakalım, “El mi yaman yoksa bey mi yaman!” göreceğiz.
***
Türkiye, bu Haçlı zihniyetinin karşısında asla taviz vermemeli, hatta bunların geri adım atmasını bile beklememelidir.
Biz inanıyoruz ki; geleceğin süper gücü Türkiye olacaktır.
AB de kim oluyor ki?!..
