Dünkü haberlerin en vahimi; o kadar söylememize rağmen, ABD’nin Suriye’de gidip terör örgütü YPG’ye silah sevkiyatını başlatmasını resmen açıklaması olmuştur.

Daha geçenlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyareti sırasında yeni başkan Donald Trump’a bunu söylemiş, YGP’ye silah vermeyin, ABD ve Türkiye olarak biz ikimiz yeteriz demişti.

Ama adamlar kararlarını vermişler bir kere.

DEAŞ terörünü YPG terörü ile önleyeceklerini düşünüyorlar.

Ve…

Siz ne derseniz deyin.

ABD, YPG terörüne silah sevkiyatını başlattığını açıkladı.

Bu ne demek oluyor?

“Ey Türkiye!

Siz ne derseniz deyin; ben bildiğimi okurum.

Benim işime ne geliyorsa odur.

Benim için Türkiye ile olan müttefiklik de o kadar önemli değildir.

İncirlik Üssü de önemli değildir.

Zaten siz o kadar da ileri gidemezsiniz.

Biz ne yaparsak yapalım, siz bunu kabul etmek zorundasınız.

Çünkü biz dünyanın en güçlü ülkesiyiz.

İstediğimizi asar, istediğimizi keseriz.”

Evet, bunu demek istediler.

Buyurun hadi bakalım, ne yapacaksanız yapın da görelim!…

Hiçbir şey yapamazsınız.

Zaten Erdoğan da söylemişti; “Bunlar karar vermiş YGP ile hareket etmeye” diye.

Demek ki;

ABD nezdinde daha henüz o kadar özgül ağırlığımız yok!

Baksanıza; adamlar hiç oralı olmadılar bizim dediklerimize…

Bizim de elimizden gelen yaptırımı ardımıza koymamamız gerekir.

Mütekabiliyet esasına göre ABD’ye dokundurmamız gerekir.

Örneğin;

“İncirlik’ten pılınızı pırtınızı toplayın artık yeter!” diyebiliriz.

Bakın Almanya kendisine yer aramaya başladı bile.

ABD’ye de kapıyı gösterelim.

Gidin siz terör örgütü YPG ile takılın diyelim.

Bunlar başka türlüsünden anlamazlar.

Bu işi yaparsa Erdoğan yapar.

Geçmiş liderler akıllarının ucundan bile geçiremezlerdi.

 ***

Terör örgütü ile dostluğu, Türkiye’nin dostluğuna tercih eden ABD’nin Türk halkı nezdinde de hiçbir sempatisi kalmamıştır.

ABD’nin şimdiye kadar var olduğunu sanılan dostluğunun sadece menfaat icabı olduğunu bir kez daha anlamış olduk.

Kendilerini, terör örgütleri ile olan ilişkilerinden dolayı kınıyoruz.