Yaklaşık olarak bir aydır Avrupa’dayım. Başta Büyükelçilikler ve Başkonsolosluklar olmak üzere değişik ülkelerdeki Türk yapılanmalarını ziyaret ediyorum. Peşinen şunu ifade etmeliyim ki; beklediğim aksiyonu göremedim.
1960’lı yıllardan itibaren Avrupa’ya işçi göçü hareketi başlamıştı. Şu an Avrupa’da en az 5 milyon Türk vatandaşı yaşıyor. Kaçak kuçuklarla birlikte bunun çok daha fazla olduğu biliniyor.
***
Avrupaya ilk gelen Türkler daha çok Anadolu’nun bağrından ve de kırsal kesimden gelen insanlarımızdı. Birçoğunun ilkokul diploması bile yoktu. Bu şartlar altında gelip buralarda en ağır işlere yerleştirildiler. Çoğu da yerin en az 1000 metre altındaki madenlerde çalışmaya başladılar.
Seneler geçince, ağır çalışma şartları yüzünden bu insanlarımız değişik meslek hastalıklarına yakalanıp çürüğe çıktılar. Şimdi buralarda görüştüğüm yaşlı insanlarımız devamlı doktor peşinde tedavi görmekteler. Birçoğu da zaten öbür dünyayı boyladı.
Uçakların kuyruğunda cenazeleri Türkiye’ye götürüldü ve götürülüyor.
İlk Avrupa’ya geldiklerinde niyetleri buralarda para kazanıp Türkiye’ye memleketlerine dönüp tarla, ev, arsa, traktör almaktı. Daha sonra 2. ve 3. jenerasyonların dünyaya gelip yetişip büyümesi ile durum değişti ve buralarda kökleşmeye başladılar.
İlk gelenler işçi olarak istihdam edildiler ama şimdikiler artık kendi işinin patronu konumundalar. *** Geneli itibarı ile bu insanlarımız ne tam Avrupalı oldu ve ne de tam Türkiyeli. Hani tabiri yerindeyse iki arada bir derede kaldılar.
 ***
DARBE TEŞEBBÜSÜNDE AVRUPALI TÜRKLER!
15 Temmuz hain ve alçak darbe teşebbüsü sırasında Avrupa’da idim. Gördüm ki; buradaki vatandaşlarımız da, Reis’in talimatını duyar duymaz sokağa fırlayıp protesto gösterilerine başladılar ve darbecileri tel’in ettiler.
Hep birlikte Türk Konsoloslukları önünde toplanıp sabahlara kadar darbecilere meydan okuduk. Ateşli ve heyecanlı konuşmalar yapıldı. Bazı Türk gençleri yol ve köprüleri trafiğe kapatmak istedilerse de ağabeyleri olarak buna fırsat vermeyip gençlerimizi teskin ettik.
Son derece itidal içinde ama coşkulu protestolar yapıldı Avrupa’nın neredeyse bütün şehirlerinde. Büyük bir ekseriyetle de olay çıkmadan dağılındı. Bana soracak olursanız; buralardaki Türkler de en az Türkiye’dekiler kadar bu darbe olayına karşılar. Birebir ve gruplar halinde görüşüyorum.
Cami derneklerinde, lokallerde her yerde konuştuğum Türklerin şu ana kadar hiç birisinden darbecileri ve FETÖ’yü destekleyen tek bir söz duymuş değilim. Aksine, son derece büyük bir tepki içindeler ve onların bu durumundan çekinen cemaat mensupları da pek ortalığa çıkamıyorlar.
 ***
AVRUPA’DA İKİ FETÖ’CÜ İLE GÖRÜŞTÜM!
Şimdi şöyle bir durum var: FETÖ olayına yaklaşırken bir ayrımı yapmak zorundayız. Gerçekten bu işi Allah rızası için yapan saf ve temiz insanlar da var. Hepimizin aldandığı gibi onlar da aldandılar.
Bu işin Allah rızası için yapılan bir “Hizmet” hareketi olduğuna inanıldı. Tıpkı, Cumhurbaşkanının ve gelmiş geçmiş bütün siyasi liderlerin inandığı gibi. Bu işin ne kadar büyük bir ihanet projesi olduğunu zamanında hiç birimiz kavrayamadık.
Bu gelinen noktaya ve darbeye rağmen hala da inanamayan cemaat mensupları var. Bu işin tabiidir ki psikolojik yönlerini de akıldan uzak tutmamalıyız. Uzun yıllar, Allah rızası için hizmet ettiklerine inandıkları bir cemaatin, sonunda ihanet çetesi çıkmasını bir türlü kabullenemiyorlar.
Bu nedenle de, birdenbire bu işin peşini bırakamıyorlar. Bunu bilip, toptancı bir yaklaşımla hepsini aynı kefeye koymak doğru değildir. Benim Avrupa’da gözlerden uzak bir mekanda görüştüğüm iki tane cemaat mensubu insanda bu halleri gördüm.
Bunlar, burada cemaatin işadamları yapılanmalarında görevli kimselerdi. Bir ağabeyleri olarak, son derece samimi bir şekilde kendilerine gereken uyarıları yaptım ve artık gelinen bu noktadan sonra bu işi bırakmalarını tavsiye ettim.
Bu kardeşlerimiz halen Fetullah Gülen’in bu işi yaptığına inanmıyorlar. Bununla birlikte, eğer o yaptıysa da “Allah belasını versin” diye konuşuyorlar.
Bazılarının ileri sürdüğü gibi bu işin bir Erdoğan planı olduğuna da inanmıyorlar. Tayyip Erdoğan’ın Allahını kitabını bilen birisi olarak bunu yapacağına inanmıyorlar.
Ama şunu söylüyorlar: Cemaatten de gaza gelen bazılarını bu işe karışmış olabileceğini düşünüyorlar. ***
FETO NE DİYORMUŞ?!
Cemaat mensubu iki kişinin ifadesine göre; FETO, Uluslararası bir komisyon kurulup burada yargılanmayı istiyormuş. Eğer bu komisyon tarafından da suçlu görülürse, kendi biletini alıp Türkiye’ye gelip teslim olacakmış.
 Hatta, darbe olayı ile ilgili olarak, “Benimle ilgili tek bir belge ortaya koyabilirlerse suçumu kabul edeceğim” diyormuş.
Durum bu şekilde. İlgililere ve meraklılarına duyurulur!..