Bursa’da bugün yaşanan olağan üstü durum nedeniyle herkese “Evde kal” çağrısı yapılıyor..
Kısmen aksamalar olsa da genelde bu çağrılara vatandaş olumlu tepki veriyor..
Bir kesim var ki,canı pahasına da olsa,hiçbir hesabın içinde olmadan “insan odaklı” çalışmalarıyla her kesimden takdir topluyor..
O kahramanlar “sağlıkçılar..”
Herkes o insanları alkışlıyor.O insanlara dua ediyor.Nasıl yardımcı olabilirimin hesabını yapıyor..
Belediyeler misafirhanelerini açıyor,Mehmet Adanur gibi iş insanları imkanlarını seferber edip otel kiralayıp,sağlık personelinin emrine tahsis ediyor.
Vali Yakup Canbolat Başkanlığında toplanan İl “Pandemi” kurulu,Belediye başkanı Alinur Aktaş’ında desteği ile kent bazında atılacak adımları yeniden masaya yatırılıyor.
Ama ne hikmetse,bu süreçte bile mücadele veren insanların emekleri üzerinde birileri tepinerek,siyasi gelecekle ilgili rant hesabı yapabiliyor…
İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Halim Ömer KAŞIKCI olmak üzere yönetici pozisyonundaki insanlara bu süreçte belden aşağı vurmaya çalışmanın kime ne faydası var doğrusu anlamış değilim.
Ahlakın evrensel ilkelerine bile ters olan bu davranışın evinde karantinaya giren insanlar nazarında hiçbir geçerliliği de yoktur.
Yıllarca kamudan geçinip göbek büyütüp servet sahibi olanlarda bu dönemde şunu gayet iyi anlamış olmalılar;
Bugün para yada güç hiçbir anlam ifade etmiyor.Para işe yaramıyor.Bir yere gidemezsiniz.Gideceğiniz bir Avrupa bile yok.Yapacağınız dedikodunun size kazandıracağı bir şeyde yok.
Yani yaşananlar şunu gösteriyor; Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Sosyal düzen değişiyor.
Bari ders almış olalım..
Tabi ki şehir Hastanelerinin yapımına başlandığında,kızılca kıyamet koparıp algı yapmaya çalışanlar bugünde boş durmayacaktır.
Nitekim durmuyorlar da..
Özellikle sosyal medya üzerinden algı yapmaya devam ediyorlar.
Bakın bir önceki dönem CHP Bursa Milletvekili olarak meclise giden Aykan Erdemir utanmadan sıkılmadan twitter hesabından Corona virüsünü Türkiye’de iş gezisine katılan Çin’li bir kadının Türkiye’den Çin’e götürdüğünü yazmış. Şimdilik, bu ahlak yoksununun kim yada kimleri ABD’ye ne amaçla kime götürdüğünü sorgulamaktansa,”kin ve nefretin” hangi boyutta olduğuna dikkatinizi çekerim.
Her ne kadar birileri ihanete kucak açmaya devam etse de bu ülkede yaşayan çoğunluk umutların dal budak sarmasını istiyor.
Örf,adet,gelenek ve göreneklerimizin sekteye uğrasa da herkes herkesin derdine derman olmaya çalışsın istiyor.
İkiyüzlü,riyakarlığın tarihe karışmasını,kimse kimseye dalkavukluk yapmadan, olduğu gibi gürünsün istiyor.
Gariban takımı ile ensesi kalınlar aynı kefeye konulsun,herkese insan olarak değer verilsin istiyor.
Yoksul anne babalara yerel yönetimler tarafından yapılan yardımlar kesintiye uğramadan devam etsin istiyor.
Bursa’nın ıssız sokaklarında,itlerin,uğursuzların,rahatça gezip dolaşmasını engellemek için güvenlik güçleri mücadele verirken,sağlık camiası canını ortaya koyarken,bu süreci bile kazanç kapısı olarak gören uyanıklara birileri çıkıp dur desin istiyor.
Bu olağanüstü durumdan bile medet uman aymazların sesi iyice kesilsin istiyor.
Ülkede ki,kimsesizin,yetimin,öksüzün,yalnızın,sahipsizinin hakkını her platformda savunan,bu mücadeleyi de bizzat yöneten Devlet Başkanı varken,münafıklara fırsat verilmesin istiyor.
Bu şehirde kimilerinin yüreğine kan damlarken gözlerini yumarak “bu mücadeleden nasıl siyaseti RANT elde ederim” diyenlere artık itibar edilmesin istiyor..
Bizde istiyoruz..
Gazi Mustafa Kemal’in şu veciz sözleriyle bitirelim.
“Basın, milletin müşterek sesidir.Bir milleti aydınlatma ve irşatta,bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte,hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde,basın başlı başına bir kuvvet,bir mektep,bir rehberdir.”
Fazla söze ne hacet..
