

Çok mümkün değildir, ama bizde mümkün maalesef.
Bir dönem modaydı, haberler yapılırdı, domatesin içinden, kabağın içinden, patlıcanın üzerinde…
Ne vardı meyvelerin, ağaçların içinde, üzerinde…
Allah yazıyor…
Peygamberin ismi çıktı…
Nedendir bilmem, insanların inanması için mucize diye sunulan ‘asparagas’ haberler mi şarttı?
Yine bir dönem bilimsel bir dergi imajı verilerek terör örgütünün çıkardığı Sızıntı dergisine ne demeli?
Hani kendi kötü emelleri için, bilime de el atmaları çok şaşılacak şey değil…
Deve sidiği…
Şimdi de sözüm ona bilimsel yarışmada hoşaf…
Yakın zamanda da aynı anlayış, TÜBİTAK gibi bilimsel kuruluşta, Kuran dinletilen bitkilerin yönelimine destek verdi.
Bu saplantılardan kurtulmalı…
Hani hep derler ya geçmişimizden ders alalım, geçmişimize sahip çıkalım…
Bunların ise geçmişi yok…
Bunların geçmişine…
Geçmişlerini bilmemelerine ne demeli?
***
Oysa bugün bilgiye ulaşmak zor değil…
İlk emri bilseler…
İkra’nın ne olduğunu anlasalar…
Biraz kitap okusalar…
‘Sibernetik’i kim bulmuş bilseler…
İlk robotu kim yapmış biraz araştırıp öğrenseler…
Astronomiden, coğrafyaya, matematikten fiziğe…
Geçmişteki bilim insanlarımızı öğrenseler, mucize aramazlar, kendi beyinlerindeki mucizeyi algılarlar…
Ne yazsak boş belki…
Hoşaftan anlarlar mı?
Hoş laftan anlarlar mı?