SON DAKİKA
Hava Durumu

BİN YILLIK TÜRK YURDU

Yazının Giriş Tarihi: 28.08.2019 10:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.08.2019 10:07

Geçtiğimiz gün Malazgirt Meydan Muharebesi’nin 948.yılını kutladık.
Evet; Türklere Anadolu’nun kapılarının açan 26 Ağustos 1071 tarihinden bu yana tam 948 yıl geçmiş.
Bu, tam 10 asır demektir.
Orta Asya bozkırlarından Anadolu’ya ve oradan da Avrupa’ya kadar at sırtında giden atalarımızın bir gâyesi vardır.
Bu ulvî bir gaye idi.
Nizam-ı âlem davası.
Yani; bütün cihana Allah’ın nizamını hâkim kılma mefkûresidir.
Bu gaye yüzündendir ki; imparatorluğun sınırları 24 milyon kilometre kareye kadar yükselmiştir.
Ne zaman ki asıl gayeden uzaklaşılmış işte o zaman gerileme ve çöküş başlamıştır.
Bu tarihi hakikatleri bilmek zorundayız.
Ecdadımız, sırf Allah rızası için çalışmışlar, Allah’ın dinini yaymayı asıl gaye edinmişlerdir.
Asıl gaye, hiçbir zaman için kuru kuruya bir cihangirlik veya topraklarını genişletme davası olmamıştır.
Anadolu’nun kapısını Türklere açan Sultan Alparslan Malazgirt Meydan Muharebesine üzerine kefenini giyip çıkarken amacı Allah yolunda şehit olmaktı.
Diğer padişahlarımızın da amaçları hep Allah yolunda şahadet şerbetini içmek olmuştur.
Nitekim 1389 Kosova Meydan Muharebesi’nin kahramanı Sultan 1. Murad Hüdavendigâr Han da duası kabul olanlardandır.
Ordusuna muzafferiyet, kendisine de şahadet nasip olmuştur.
Bugün her faniye nasip olmayacak şekilde iki türbesi bulunan 1. Murad’ın bir türbesi Kosova’da bir türbesi ise Bursa’dadır.
 ***
Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman vb gibi büyük padişahların idaresinde tarih kitaplarına altın harflerle zaferler yazdıran ecdadımız çağ kapatıp yeni bir çağ açmışlardır.
Doğu Roma İmparatorluğunu tarihten silip atan Sultan Fatih henüz 21 yaşında idi.
Ama maddi ve manevi ilimlerde ileri derecede bir vukufiyeti vardı.
Altı yabancı dil bilirdi.
Yanında manevi yönden büyük bir zat olan hocası Akşemseddin Hazretleri bulunuyordu ve çok konuları onunla istişare ederek karar verirdi.
Osmanlı padişahları kendi başlarına nefsâni istek ve arzuları istikametinde karar veren zatlar değildi.
Evliya metresinde bulunan ve danıştıkları hocalarının tavsiyelerine uyarlar ve öylelikle büyük başarılara imza atarlardı.
Ne zaman ki maneviyattan uzaklaşma meydana geldi işte o zaman yokuş aşağı iniş de başladı.
Tek kanatlı kuş uçmaz.
Maddiyatın yanında maneviyat da gerekli ve çok önemlidir.
Osmanlı padişahları bu konulara son derece müdrik kişilerdir.
Tahta geçecek çocuklarını da hem maddi ve hem de manevi ilimler yönünden iyi yetiştirmek istemişler ve en iyi hocaların eğitimine vermişlerdir.
Bu şartlar altında yetişen padişah çocukları da çok erken yaşlarda bile olsalar ruhen önemli bir olgunluğa ermekteydiler.
 ***
Osmanlının dağılıp parçalanmasından sonra yaklaşık 100 senedir kendi ruhumuzdan kopuk bir halde çırpınmaktayız.
Son 17 yıldır milli ruhumuza dönme yönündeki çabaları takdirle karşılıyoruz.
Bu konuda çok adımlar atılmıştır.
Bütün ümidimiz, yeniden bir doğuşu gerçekleştirip manevi köklerimize geri dönmektir.
Bizi biz yapana değerlere dönmeyi başarabilirsek yeniden dünyanın lider ülkesi olabiliriz.
Bunun için de müspet ilimle manevi dinamiklerimizin itici gücünü birleştirmeliyiz.
21. yüzyılın Türk-İslâm asrı olması için hep birlikte çalışmalı ve fitne tohumlarının kökünü kurutmalıyız.
Bin yıllık Türk-İslâm yurduna yönelik her türlü şer hareketin kökünü kazıma noktasında da kararlılığımızı arttırarak sürdürmeliyiz.
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.