Üzerinde yaşadığımız bu coğrafya nice kavimlere ve medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. 
Yaklaşık bin yıldır da Türk milletinin hakimiyeti altındadır.
Türk milleti gittiği her yere adalet  götürmüştür. 
Anadolu’dan Balkanlara geçen Osmanlı oralarını da imar etmiş, medeniyetle tanıştırmıştîr.
Kim sorarsa medeni geçinen Avrupa tuvaleti Osmanlı sayesinde öğrenmiştir.
İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Hıristiyan tebaya dokunulmaması emrini vermiştir. 
Bu da İslâm dininin ne kadar büyük bir hoşgörü dini olduğunu göstermektedir.
Sorarım sizlere; aynı fırsat Haçlıların eline geçseydi sonuç ne olurdu?
Hiç şüpheniz olmasın ki bizi kıtır kıtır doğrarlardı.
***
Bu coğrafyada yaşayan ecdadımız bütün Avrupa’ya ve Afrika’ya ilim, irfan ve medeniyet götürmüştür.
Bugün oralarını ziyaret ettiğimizde ilim merkezlerini ya da kalıntılarını görmekteyiz.
Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti de TİKA vasıtasıyla ecdad yadigarı topraklardaki eserleri tekrar ayağa kaldırmak için var gücüyle çalışmaktadır.
Türkiye güçlü olursa bütün Türk ve İslâm coğrafyası huzur içinde olur.
Büyük Türkiye sadece kendi coğrafyasında değil bütün mazlum milletlerin de yanındadır.
20 milyon kilometreden bugünkü coğrafyaya sıkışıp kalan Osmanlı bakiyesi Türkiye yine de bütün Türk ve İslam aleminin tek umududur. 
Ne Mısır ne Suudi Hanedanı ne de diğerleri İslâm aleminin ümidi olamaz.
***
Türkiye’nin coğrafi konumunun öneminin farkında olan dış güçler devamlı olarak yeni oyunlarla ülkemize saldırı planları uygulamaktadırlar.
15 Temmuz hain ve alçak darbe girişimi de bunlardan birisidir.
Ama milletimizin sağduyusu ve fedakârlığı sayesinde önlenmiştir.
Bundan sonra da hiçbir girişime bu millet geçit vermeyecektir.
İçimizdeki gafillerin de bir an önce uyanmalarını bekliyoruz.
Türkiye’yi bu coğrafyada müstemleke konumuna düşürmek isteyenlere fırsat vermeyelim.
“Su uyur düşman uyumaz” atasözünü unutmadan uyanık olmalıyız.