Ne çok seviyoruz siyaseti… Aslında siyaset üzerine yazarken de, bırakın bu siyaset söylemlerini derken de, siyaset yapıyoruz… Her şeye bir pencereden bakıyoruz, güneşi görmüyoruz nedense…
Galatasaray’ın, Fener’in Avrupa’ya havlu atması bizi ilgilendirirken, Bursa’nın gururu Güreş Federasyonu Başkanı’nın başarıları, milli sporcuların Avrupa, dünya şampiyonluklarındaki zaferlerinle ilgilenmiyoruz…
Hoş son günlerde gündem Torun…
Gitti gidecek derken gitti…
Giderken de gelenin kim olacağı üzerine günlerce kafa yorduk…
Değişimden söz ettik…
Bursa siyasetinin komple değişeceğinden dem vurduk…
Hoş, dilim döndüğünce anlatmaya, aklım aldığınca durumu kavramaya çabalıyorum.
İnanın anlamak zor.
Nedense dün Torun’u şakşaklayanlar, bugünse yeni başkana yönelik aynı tavrı geliştirmeye başlamışlar.
Bence bukalemun bile, bu durumu gördükten sonra renk değiştirmekten vazgeçmiştir.
Ne zaman vazgeçeceğiz, gidene ağam gelene paşam demekten…
Kötü bir Torun dönemi geçirdik, özeti bu…
İyi bir dönem umudu yeşerttik, sonuç da bu…
Gerisi fasa fiso…
***
Aslında ben de suya sabuna dokunmadan, burçlardan, fallardan, makyajdan mı söz etmeliydim?
Bilmiyorum…
Ancak ülkeye, kente, gelişmelere karşı duyarlı olunmalı…
Sözgelimi, ben oturmasam da, Fomara’da yükselen o dev yüzkarası binalarda, farelerin cirit atması, asansörlerin çalışmaması, kent adına beni utandırıyor…
Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde,yolculuğa başladığı ilk kent Bursa izlenimlerine bir göz atsak…
‘Kısaca Bursa demek, sudan ibaret bir sözdür’.
Şu an baksak… Kuyu suyu, içemiyoruz bile…
Bin yılı aşkın süre öncesi Bursa’sı…
Bugün yaşadığımız Bursa…
Öyle geriye gitmiş ki…
Hala Yeşil Türbemiz…
Hala Ulucamimiz ayakta…
Bugünden yarına bırakacağımız hangi eser var sizce?