İnsana verdiğimiz önem kadar Bursa’yı da önemseriz.

İkisi de benim için ayrı bir önem taşır.

Söylemiştim; “Şehir’le insan birbirine benzer” diye…

Bu nedene bazı ifadeler hala hafızalarımızda tazeliği hep koruyor.

“Nerede yaşadığını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” gibi…

Onun için şehirlerin de insanlar gibi olduğunu düşünürüm…

Bakın Bursa’nın bile tıpkı insanlar gibi bir yaşam biçimi var.

İsteğimiz bu kentin “Temiz ve kişilikli bir insan” siluetinde görünerek sonsuz dek var olmasını sağlamak.

Bu mümkün mü?

Özellikle Müslüman olduğunu iddia eden insanların “ahlaki düşüncenin tesisinde” taşın altına bırakın ellerini gövdelerini koymaları gerekmez mi?

İşte öğle olmuyor…

Çıkarlar, menfaatler, tanrı diye tapılan para bir araya geldiğinde, soytarılar sahne alıyor.

Yani, iki çürük elma, iki sepet elmayı berbat ediyor…

Mesleğinizde yıllarınızı vermişsiniz, zamanında kapınızda it gibi dolaşan, iki ahlaksız meczup çıkıp, sizi içinde bulundukları çamur banyosuna çekmeye çalışır.

Aslında O sinerjiyi nereden aldıklarını öğrenirsiniz, ama zamana ihtiyacınız olur.

Öylede oldu…

Bakın sevgili okurlar, bu şehir zaman zaman irtifa kaybeden iftiracıların, ahlaksızların istilasına uğrar.

Dansöz kalemler işbaşı yapar “fistan giymiş” erkek diye ortalıkta dolaşan karakter yoksunları gücü elinde bulunduran güç odaklarının arkasına saklanır, kendisine siper yaparak, insanların değerlerine saldırıya geçer.

Oysa teknoloji o kadar gelişmiş ki, bu sosyal medya bataklığında gerçek yüzlerini gizleyenlerin sahtelikleri belgelenerek bir kenara not edilir.

Her şeyin bir bedeli olacak!

Esasen anlatmaya çalıştığım şudur;

Her şeye rağmen Bursa’da bir yaşam biçimi vardı…

Bugün sözünü ettiğimiz ahlaki değerlere dayalı yaşam biçimi bir şekilde erozyona uğratılmak isteniyor. Bunu içinde gerçek yüzlerini gizleyen sahtekarlar yalan ve iftiraya sarılarak, meczupluğa soyunabiliyor.

İnsanlar arasındaki muhabbeti dinamitlemek için “yalana söz nakliyeciliğine” soyunanlardan tutunda, kıskançlıktan fesat merkezlerindeki ateşe odun taşıyanlara kadar, ne ararsanız var bu memlekette.

Bir Müslüman gibi davranmak, yalan ve iftiradan uzak, manevi değerlere saygı duymak yerine, sapkınlığa soyunmak ahlaksızlığın ta kendisi değil midir?

Bursa’yı da değiştirelim derken insan unsuruyla güzelleşen bir şehir olarak görmek istediğimiz için, bu irdelemeyi yapıyorum.

Gücü elinde bulunduran güç odakları da zaman zaman kafasını çevirip, arkalarına kimlerin saklanarak hangi ahlaksızlıklara soyunduklarına da biz zahmet baksın.

Bu ister siyasetçi olsun, ister bir kurumun başındaki yönetici…

Güzel işler yapılıyor bu şehirde…

Kent değişiyor.

Ahlaksızlar asla…