Son zamanlarda Doğu Türkistan’da Çin güçleri tarafından Müslüman Uygur Türklerine yapılan zulüm ve işkenceler tahammül sınırlarını çoktan aşmıştır.
Ben kendimi bildim bileli, Doğu Türkistan’da soydaşlarımıza ve dindaşlarımıza karşı Çinlilerin zulmünü duyarak bugünlere gelmişimdir.
Bu konuda devletimiz değişik saiklerin etkisi ile istenilen tepkileri maalesef gösterememiştir.
Çocukluğumdan beri bir “Doğu Türkistan Davamız” olduğunu bilirim de bu konuda dişe dokunur bir hareket yapıldığını da görmüş ve duymuş değilim.
Mübarek Doğu Türkistan Türkleri mazlum ve mahzun insanlardır.
Bugüne kadar bin bir eziyetlerle karşılaşmışlardır.
 ***
Orta Asya’da tarih sahnesine ilk çıkış yerimiz olan bugünkü Doğu Türkistan asırlarca medeniyetlerin ve ilmin beşiği olmuş, birçok âlimlerin yetiştiği bir değerli bölgedir. Asırlarca Türk hâkimiyeti altında bulunan Doğu Türkistan’da 12 Kasım 1933’te Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kuruldu. Yakın tarihteki ilk İslam Cumhuriyeti bu devlettir. Bu devlet Çin-Rus işbirliği ile yıkıldı. 1944’te Doğu Türkistan Cumhuriyeti ortaya çıktı.
1949’da bu devletin sahip olduğu topraklar savaş dahi olmazsınız Çin’e ilhak ettirildi. 1949’da Doğu Türkistan Çin’e geçtikten sonra yavaş yavaş tasfiye süreci başlatıldı ve Doğu Türkistan ordusu dağıtıldı, önemli isimler hapse atıldı. Bu şekilde kısa zaman zarfında Çin, Doğu Türkistan’ı tamamen ele geçirdi. 1955’te Doğu Türkistan’ın statüsünü değiştirerek Sincan Uygur Özerk Bölgesi olarak ilan ettiler.
Doğu Türkistan halkını asimile ederek Çinlileri de Doğu Türkistan’a göç ettirerek demografik yapıyı değiştirmeye çalıştılar.
 ***
Doğu Türkistan, altın, kömür, doğalgaz, petrol rezervleri ve çeşitli madenler bakımından son derece zengin bir bölgedir.
Doğu Türkistan stratejik açıdan çok önemli Çin için. Doğu Türkistan’ın Çin dâhil dokuz ülkeye sınırı var. Öylesine büyük dağlarla çevrili ki doğal bir sınır konumunda. Doğu Türkistan Çin’i batıya ulaştıran tek yol. İpekyolu denilen Çin için hayati önem taşıyan güzergâh da Doğu Türkistan’dan geçiyor. Bu nedenlerle Doğu Türkistan Çin için çok önemli.
 ***
Çin, Doğu Türkistan’da neredeyse bütün âlimleri yok etti, manevi değerleri yakıp yıktılar, alfabeyi çok defa değiştirdiler Kiril alfabesine geçirdiler. Sonra Latin alfabesine ve sonra tekrar Uygurcaya geçildi. Nesilleri birbirinden kopardılar.
Çin, Doğu Türkistan’da her alanda büyük bir baskı uyguluyor. Sokakların adını bile Çinlileştirdiler. İsimlere bile karışıyorlar. Mehmet ismini kimliğe Maymayti olarak yazıyorlar. Doğu Türkistan’a çok sayıda Çinli yerleştirildi.
2009 yılında başkent Urumçi’de birçok olaylar oldu. Urumçi katliamı yaşandı. Urumçi katliamı sırasında Doğu Türkistanlıların gösterdiği refleks ve protesto eylemleri Çin’i çok şaşırttı. Urumçi katliamı ile birlikte operasyonlar başladı. Son senelerde gerçekleştirilen zulümler doruk noktasına ulaştı. Cami yasağı başladı. Camiler açık ama namaz kılacak insan yok. 18 yaş altı yasak, kadınlara yasak, emeklilere yasak. Bu da yetmedi cami giriş kartı yaptılar. Farklı mahalledeki camiye giriş yasak. Dini eğitim tamamen yasak. Medrese, Kur’an Kursu diye bir şey yok. Nüfusu 40 milyon olan Doğu Türkistan’da bir tane bile medrese yok; bu millet dinini nasıl öğrenecek?
 Her şeye rağmen insanlar dinine bağlı. Bütün engellemelere rağmen Kur’an-ı Kerimi ezberleyenleri sayısı birçok İslâm ülkesinden fazla. Gece yarısı kimse görmeden hocaların evlerine gidilip din eğitimi alındı. Sırf bu nedenle birçok hoca şehit edildi. Sakal bırakmak, dini kıyafet giymek hepsi yasak.
Ramazanda lokantaları zorla açtırıp Müslümanlara zorla yemek yediriyorlar.
 ***
Şu anki Çin Devlet Başkanı bir süre önce Doğu Türkistan’a geliyor ve yaptığı gözlem neticesinde durumdan tatmin olmuyor. O ziyaretin ardından yapılan zulümler daha da artıyor.
Doğu Türkistan ‘2050 Çin Rüyası’na hazır hale getirilmeye çalışılıyor.
Nedir 2050 Çin Rüyası?
Çin’in bütün dünyaya hâkim olmasını istiyorlar. Bu doğrultuda Doğu Türkistan’ın da tam manasıyla asimile olmasını istiyorlar. Tek bir millet istiyorlar Doğu Türkistan’da. ‘Ya Çinli olacaksınız ya yok olacaksınız’ diyorlar. Bu doğrultuda tam beş milyon insan toplama kamplarında yer alıyor.
Toplama kampları da tam anlamıyla bir Çinlileştirme projesi. Buradaki Müslümanlara siz Müslüman değilsiniz, Müslümanlığın bir anlamı yok deyip Konfüçyüs’un heyeli önünde rüku ettiriyorlar.
Burada Müslümanlara domuz eti yedirip kadınlarına tecavüz ediyorlar.
Güya buraları mesleki eğitim kurslarıymış; dünyaya karşı böyle empoze etmeye çalışıyorlar.
Bütün bunlar yetmedi en son gelen haberlere göre Müslümanların evlerine Çinli yerleştirmeye başlamışlar.
Bu kadarı da olmaz; mahremiyet denen bir şey var. Böyle çirkin bir şey olabilir mi? Bu korkunç bir şey.
 ***
Bunca zulüm karşısında neler yapılabilir?
21. yüzyılda, bütün dünyanın gözleri önünde böylesine zulümlere seyirci kalınması en başta insanlık onuruna bir saygısızlıktır.
Bununla birlikte bilhassa İslam âleminin bu konuda bir duruş sergilememesi maşeri vicdanları kanatıyor.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Doğu Türkistan olayını gündemine bile almaması tam bir garabettir.
Yine Suudi Veliaht Prensi Muhammet bin Selman’ın Çin’e gidip Pekin’de Çin’in Doğu Türkistan’da yapmış olduğu zulümlere destek veren açıklamaları kabul edilebilir şeyler değildir.
Zamanında, Doğu Türkistan Türklerinin efsane ismi rahmetli İsa Yusuf Alptekin’in Suudi Kralı Fahd, ABD Başkanı Reagan ve Süleyman Demirel’e mektup yazıp ‘Doğu Türkistan Davası’na destek istediğini biliyoruz.
Bu dava uğruna gözlerini kaybeden İsa Yusuf Alptekin maalesef istediği desteği hiçbir zaman alamamıştır.
Yine bu konuda iyi- kötü en çok ses Türkiye’den çıkmaktadır.
Bilhassa sivil toplum kuruluşları ve sorumluluk sahibi gazetecilerin yayınları her türlü takdirin üzerindedir.
Albayrak yanında gökbayrak her zaman birdir ve bütündürler.
Doğu Türkistan’daki kardeşlerimize yapılan zulüm ve işkenceleri kendimize yapılmış sayarız.
Yüce Allah, zalimlerin zulmü altında inim inim inleyen Doğu Türkistanlı kardeşlerimize sabırlar ihsan eylesin ve İslam âlemine de şuur nasip etsin.