Toplum içerisinde bireylerin arasındaki görünmez bağlardan biri de güven ve güvenmektir.
Hatta hayatın tüm safhalarında bu güven meselesi karşımıza çıkmaktadır. İnsan aslında
karşısındakine güvenmek, güven duymak ister. Buna karşılık kişilerde kendilerini karşı tarafa
güvenilir olduğunu hal, hareket ve yaşayışı ile göstermeye çalışmaktadır.
Aile içinde güven bir temel oluşturduğu gibi, ticari hayatta dahi güven son derece önemlidir.
Çalıştığınız kurum ya da özel sektörde güvenilir insan olmak tek başına referanstır. Hatta pek
çok işveren “Güvenilir insan az bulunuyor” diye sitem ettiğini duyarsınız. Çünkü yaptığınız iş
ve uygulayacağınız proje o güvendiğiniz insan üzerinde planlama yapıldığı için boşa çıkma ve
hayal kırıklığı meydana getirmesi doğal olarak üzücü sonuçlar meydana getirecektir.
Evet, insan güvendiği insana emanet etmek ister. Oysaki gelinen nokta ise toplum içerisinde
bir güvensizlik ve itimatsızlık kol gezmektedir. Hep şüpheyle yaklaşmak zorunda kalınmak
ruhi ve psikolojik rahatsızlık lığa sebebiyettir. Güven duymamaktan gelen şüpheler, güven
duyduğu halde olumsuz yaşanmışlıklar, sorunlar, suiistimaller öyle bir hal almış ki, herkes
birbirine yabancı gibi bakmaktadır.
Toplum olarak bu güven olayını yeniden tesis edilmediği sürece, başka şeylerin tamirine
çalışmak boşa zaman harcamaktır.