

Haddini bil
‘Sözlerine dikkat et sen
Çizmeyi aşıyorsun
Herkesin bir sabrı var
Bardağı taşırıyorsun’
Yonca Evcimik’in şarkısıyla başladım yazıya… Bir zamanlar herkesin dilindeydi…
‘Kendine gel sen kendine kendine gel
Haddini bil sen haddini haddini bil… ‘ diye sonlanırdı şarkı…
Nedense haddini bilmek, haddini bildirmek hep gündemde yer almıştır.
Çizgiyi aşmamalı…
Allah beyin vermiş, onu kullanmayı bilebilmeli…
Nedense bu bizde çok zor.
Herkes siyaset uzmanı.
Herkes spor uzmanı.
Herkes herşeyin uzmanı.
Böyle olunca da kimse haddini bilmiyor.
★★★
Aslında herkes kendi işine adapte olsa, başka işlerin ‘bileni’ gibi kesilmese…
Mümkün değil.
Bakın referandum sürecine.
Konunun uzmanı olsun olmasın, herkes uzman kesildi.
Siyasetçilere bakın, hukukla ilgileri hiç olmamasına rağmen, tamamı ‘Anayasa Hukukçusu’ kesildi.
Velhasıl kimse haddini, sınırlarını bilmiyor.
Halk arasında bir söz vardır: Haddini bilmeyene hadini bildirmek fakire don ve gömlek giydirmekten evladır!
★★★
Haddini bilmek deyince, Mevlana’yı anmamak olmaz.
Mevlana’ya sormuşlar;
-O kadar okursun, o kadar yazarsın, ne bilirsin ?
Mevlana şu cevabı vermiş;
-Haddimi bilirim.