Ramazan ayına günler kaldı…
Hoş geldin mahyaları göreceğiz…
‘Hoş geldin şehri Ramazan…’
Bu Ramazan gerçekten ‘hoş’ gelecek mi?
Kalbimizi ve bedenimizi günahlardan koruyabilecek miyiz?
Samimi tövbe içinde olabilecek miyiz?
Arınma ayında, gerçekten arınabilecek miyiz?
Her Ramazan, sıradan yaşadığımız eksiler yine olacak, gece geç saatlere kadar açık olan mekanlar…
Bu Ramazan’ın bir özeliği de, hemen akabinde Bayram sonrası seçim olması…
Seçim sürecinin de ne denli çetin geçeceği malum…
Oy için yalanlar söylenecek, boş vaatler verilecek…
İşte son günlerde yaşıyoruz, bir tamam mı devam mı tartışmasını…
Biri çıkıp da demiyor, boş işler bunlar.
Seviye giderek yerlerde olacak gibi…
Hani sık sık rastladığımız, trafikte sürücünün gaza basması… İftara yetişmek için tüm kuralları alt üst etmesi…
En ufak bir olumsuzlukta sinirlenip,  ‘Bozdurma oruçlu ağzımı’ lafları…
Öyle görünüyor ki bu Ramazan da, siyasetçiler ağzını bozacak, şimdiden örneklerini görmeye başladık bile.
***
Hayal gibi belki ama, o eski bayramların tadı…
Küskünlerin barıştığı…
İnsanların paylaşımlarının arttığı…
Sadakayı bile hissettirmeden verdiği…
Çocukların neşesinin kaçmadığı…
***
Hayal etmeli belki, Ramazan ayının ‘mübarek’ olduğunu herkesin hissederek güzel geçeceğini…
Hayal etmeli, Ramazan ayı atmosferinde, siyasetçilerimizin seviye ve üsluplarını koruyacağını…
Bizim ki temenni…
Nasrettin Hoca misali…
Göle maya çalmalı…
Ya tutarsa diye de ummalı…
Tutmaz mı?