Mevcut Suriye yönetiminin bombalaması üzerine İDLİB şehrinden yaklaşık 80 bin kişi Türkiye’ye doğru yola çıkmış bulunuyorlar. 
Bu gelişme üzerine Erdoğan bir açıklama yaparak artık bu mültecileri kabul edemeyeceğimizi belirtti.
Nasıl edelim ki şu an dört milyon Suriyeli mülteciye kapılarını açan Türkiye olmuştur.
Bu sayı dile kolay çok büyük bir sayıdır ve Türkiye bu iş için 30-40 milyar dolar harcamıştır. 
Buna karşı Avrupa ülkeleri ise vermeyi taahhüt ettikleri paraları maalesef vermemişlerdir. Onu bırakın mültecileri ülkelerine alma konusunda da ciddi manada direnç göstermektedirler.
Erdoğan boşuna söylemiyor; böyle giderse sınır kapılarını açıp mültecileri Avrupa’ya gönderme konusunu gündeme getireceklerini ifade ediyor.
Bu yüzden mültecilerin ilk gidecekleri ülkelerden birisi olan Yunanistan’da ciddi bir telaş başladı.
Aynı şekilde Orta Avrupa Ülkeleri de mülteci akınından endişe etmektedirler.
Böyle olmakla birlikte bütün yük Türkiye’nin üzerinde kalmıştır.
***
Uluslararası hukuk ve anlaşmaların getirdiği yükümlülükleri gòzönüne alacak olursak ilgili tüm ülkelerin kendi pozisyon ve güçleri ile orantılı olarak mültecileri kabul etmeleri gerekmektedir.
Bu konuda Birleşmiş Milletlerin (BM) kararları açıktır. 
Buna rağmen Avrupa ülkelerinin takındığı vurdumduymaz tavır İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne de aykırıdır. 
Maalesef Avrupa bu konuda iyi bir imtihan verememektedir.
Burada yapılması gereken, taahhütlerin yerine getirilmesi için BM nezdinde baskı yapılmasıdır.
***
Söz sırası geldiğinde mangalda kül bırakmayan güya medeni batılı ülkeler insani yardım konusu gündeme geldiğinde herzaman olduğu gibi yan çizmektedirler.
Şurası bir gerçektir ki; dünya çapında yapılan en büyük yardımı Türkiye yapmaktadır.
O kadar anlı şanlı ülkeleri ortada göremiyoruz.
Mültecileri kabul konusunda Türkiye’nin herhangi bir hesabı olmamıştır.
Suriyeli dört milyon mülteciyi komşu ve din kardeşi olarak görüp kar-zarar hesabı yapmadan bağrına basması Türkiye’nin yaptığı çok büyük bir fedakârlıktır ve bunu tarih yazacaktır.