Bu şehirde yaşananları izledikçe, geçmiş dönemler bir film şeridi gibi gözlerimi önünden geçip gidiyor. Yaşananlar sanki birkaç yıl öncesine kadar seyrettiğimiz filmin tekrarı gibi
 
Çıkarlar menfaatler söz konusu olduğunda dostluklar, arkadaşlıklar hiç yaşanmamış gibi bir anda bitiverir.
Karşılıklı suçlamalarının ardı arkası kesilmez.
 
Çıkar ilişkileri, yılların birikimini sanki hiç bir şey olmamışcasına, silip atılır.
Yükselen dev binaların  içinde,  acaba kişiliklerde mi betonlaştı…
İnsanlar birbirleriyle bu denli mi yabancılaştı.
Kin ve nefret ortamlara öyle hakim olmuş ki küçük tebessüm bile ağır geliyor nefislerine…
 
Bakınca şunu da söylemekten geçemiyor insan; Tarihi Tahtakale pazarında yok pahasına mı satıldı bu duygular?
Neden insanlar oturup bir kez daha düşünmez?
 
Sanki ‘’ihanet’’ sözcüğü bu günlerde daha fazla telaffuz edilmeye başladı ne dersiniz?
Gerçi tarihte de büyük ihanetler olmuştur. Hepimizin bildiği ve yeri geldiğinde kullandığı bir söz vardır: ‘’Sende mi Brütüs’’ çoğumuz bu sözün nerden geldiğini bilmeden kullanırız. 
Roma İmparatoru Sezar, kalabalık bir grubun kendisine saldırması sonucu bıçaklanarak ölmüştür. İsyancılara karşı bir müddet direnen İmparator, kendisini bıçaklayanlar arasında evlatlığı Brütüs’ü de görünce bu sözü sarf etmiştir.
‘’Sende mi Brütüs’’ sözünü duyduğumda Roma İmparatoru Sezar’ın başına gelenleri hatırlar,tarif edemeyeceğim hüzünlere kapılırken siyasi arenada yaşananlar gözümün önüne gelir.
Bugün gelinen noktada acaba ihanete uğramak mı zor yoksa dostum olarak bildiğin insanların ihanetine uğramak mı zor? 
Sizi bilmem; ama benim kimin ihanet ettiği daha çok zoruma gider. Gönül dosta küser diye güzel bir söz vardır.
Sevinçlerini,  kederlerini paylaştığın, beraber yiyip içtiğin her zaman her konuda sonuna kadar güvendiğin kişilerin yaptığı ihanet, yüreğin tam ortasına saplanmış kılıçtan daha acı verir insana.
Bana göre Roma İmparatoru Sezar’ın da zoruna giden ölecek olması değil evlatlığı tarafından arkadan bıçaklanması olmuştur.
Evin dışından yapılacak olan ihanetlere karşı durmak daha kolaydır. Evin içinden yapılacak olan ihanetleri önceden bilmek, onlara mukavemet göstermek çok da kolay değildir.
Ülke içinde aynı durum söz konusudur. Dışarıdan yapılacak saldırılar önlenebilir. Ama içerden olacak saldırılara karşı koymak çok da kolay olmasa gerek. Siyaset arenasında da durum aynıdır.
Bakın siyasi parti teşkilatlarına kimler kimleri suçluyor.Kimler vefa kelimesini unutmuş..
Kimler birilerine fatura kesmek için can havliyle çalışıyor…
Kimlerim ağzında ihanet kelimesi zirve yapmış…
Bakın bir kez daha bakın…
Kendisini her zaman sevgiyle andığım rahmetli Hikmet Şahin’in tartışmalı ortamlarda sıkça dile getirdiği İbrahim Hakkı Hazretlerine ait dörtlüğü bir kez daha paylaşalım;
 
Hak şerleri hay reyler
Zannetme ki gayr eyler
Arif anı seyreyler
Mevlam görelim neyler
Neylerse güzel eyler…