Çocuk babasına dönerek, “Ben büyünce okuyup profesör olacağım”.

Yorgun baba ise gözlüğün altından bakarak “ilk önce insan ol” oğlum demiş.

İnsani değerleri taşıyabilmek işte bu kadar zordur.

Sadece okumakla da bu değerlere sahip olunmuyor.

Cehaletin düşmanı okurken bile doğruyu okumaktır.

Snop bir takım adamların o bildiriyi okurken içimden “nedir bu milletin cübbelilerden çektiği” diye geçirmiştim.

Son dönemde iki önemli cübbeli vakaya şahit olduk.

Dönemin savcı ve hâkimlerin sözde adalet sembolü olan cübbeleriyle neler yaptıklarını görmüştük.

Hiç kimseye önünü iliklenmesin diye düğmesiz cübbelerinin içindeki tarafgirli tutum ve davranışta bulunan kanun adamlarını hep birlikte tanımış olduk.

İstedikleri mahkemelere hâkim-savcı ağabeyliği ilişkisi içerisinde, istedikleri kararları çıkarttıklarını, hatta adliye önlerinde fotokopi dağıttıklarına da şahit olduk.

Bugün ise cübbeli akademisyenleri görmüş olduk.

Bunlar okumuş aydın insanlar olmalılar ki, memleket meselelerine duyarsız kalamadılar.

Öyle de oldu.

Sözde devlete ayar vermeye çalıştılar.

Adına barış bildirgesi deyip, laf oyunlarıyla terör örgütünün taleplerini bir nevi dile getirdiler.

Mantığa bak sen, devletin memurusun ve memur olduğun devletinin varlığına karşısın.

Yahu siz yıllarca ne okudunuz?

Akademik hayatınız boyunca bir ülke nasıl parçalanır ya da devlete nasıl düşman olunur, onun araştırmasını mı yaptınız?

Yazık ki ne yazık.

Yahu bu millet bu tür cübbelilerden neden ve niçin çekiyor.

Çıkarın cübbelerinizi bari de o ulvi makamları kirletip itibarını zedelemeyin.

Sizler ki tarih sayfalarında birer kötü misal olarak kalacaksınız.

Ne diyelim bu milletin imtihanı hala devam ediyor.

Önümüzdeki günlerde hangi kıyafetliler karşımıza çıkacak hep birlikte göreceğiz.

Allah muhafaza etsin.