Pazar günü yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde İmamoğlu’nun kazanmasını birçok sebepleri vardır. Bunlar teker teker incelemekte fayda vardır.
Buradaki birinci sebebin mağduriyet psikolojisi olduğunu düşünüyorum.
31 Mart seçimlerinde çok az bir farkla ve bir yığın usulsüzlükle kazanan İmamoğlu’nun oylarının bu seçimde dokuz puan farla artmasının altında yatan birinci sebep İmamoğlu’nun mazbatasının elinden alınmasının halk üzerinde yarattığı olumsuz etkidir.
Geniş halk kitleleri burada detaylı olarak konu üzerinde kafa yormazlar. Halk nezdinde İmamoğlu mağdur konumundadır ve İmamoğlu bunu iyi kullanmıştır.
Hatırlarsanız Recep Tayyip Erdoğan’ın şiir okuduğu için belediye başkanlığından alınıp hapse konulması da aynı mağduriyet psikolojisinin oluşmasına neden olmuş ve bu durum Erdoğan’a başbakanlık yolunu açmıştır.
Bana göre İstanbullular daha güzel hizmet yapacak diye seçmediler İmamoğlu’nu.
Hizmet yönünden Binali Yıldırım’ın yanında İmamoğlu’nun esamesi bile okunmaz.
Bilhassa ulaşım alanında yıllarca yaptığı hizmetlerle adı altın harflerle yazılması gereken birisidir Binali Yıldırım.
İstanbul Deniz Otobüsleri(İDO) Binali Yıldırım’ın eseridir.
Ülkenin dört bir yanını kuşatan duble yollar Binali Yıldırım’ın eseridir.
Marmaray ve Avrasya Tüneli Binali Yıldırım’ın eseridir.
Üçüncü Boğaz Köprüsü(Yavuz Sultan Selim Köprüsü)Binali Yıldırım’ın eseridir.
İzmit körfezi üzerine inşa edilen Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Binali Yıldırım’ın eseridir.
Şimdi soruyorum; şimdiye kadar gelmiş geçmiş hangi siyasi böyle hizmetler yapabilmiştir?
İstanbul gibi 16 milyon nüfuslu dev bir metropol şehrin ulaşım sorunu ortadayken bu iş için biçilmiş kaftan Binali Yıldırım mı yoksa Ekrem İmamoğlu mudur?
Buna daha birçok konuyu ilâve edebiliriz.
 ***
İmamoğlu’nun kazanmasının diğer bir sebebi de algı operasyonudur.
Bilhassa genç seçmenler üzerinde İmamoğlu daha cazip görünmüştür.
Gerek Yıldırım’dan daha genç olması ve gerekse de ağzının laf yapması da bunda etkili olmuştur.
Sosyal medyayı kullanma açısından da İmamoğlu’nun ekibinin daha başarılı olduğunu görüyoruz.
 ***
 APO’NUN MEKTUBU
Kandil’in AK Parti ve MHP’den oluşan Cumhur İttifakı’na karşı Millet İttifakı’nı desteklemesine ve bunu açıkça ilan etmesine rağmen son anda Apo’nun Kürtlerin bu işte tarafsız kalmalarını açıklamasını Cumhur İttifakı’na destek olarak yorumlayan bazı kimselerin oylarında kaymalar meydana geldiğini söyleyenler vardır.
Yani şunu demek istemektedirler:
Bu mektuptan sonra AK Parti ve MHP seçmenlerinin önemli bir bölümünün Cumhur İttifakı’na oy vermediği yönünde yorumlar yapılmaktadır.
Hatta, Apo’ya bu mektubu AK Parti kanadının yazdırdığını iddia edecek kadar konuyu bilir bilmez komplo teorileriyle izah etmeye çalışanlar olduğunu görüyoruz.
Halbuki, bebek katili Apo’nun son andaki mektubunun Cumhur İttifakı adayına fayda değil zarar verdiği aşikârdır.
 ***
Demek ki neymiş?
Çok güzel hizmetler yapmak da yeterli değilmiş.
İnsanlar bir anda bunu unutup farklı mecralara yönelebilirlermiş.
Bu nedenle gerekli öz eleştirilerin yapılması zaruri hâle gelmiştir.
İmamoğlu’nun bu ağır işin altından kalkıp kalkamayacağı ayrı bir konudur.
Ama seçim sonuçlarının açıklanmaya başlandığı ve neticenin aşağı yukarı belli olduğu daha ilk dakikalarda Binali Yıldırım’ın kameraların karşısına çıkıp rakibi İmamoğlu’nun seçimi kazandığını söyleyip tebrik etmesi de son derece demokratik ve olgun bir duruştu. Kendisini tebrik ediyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Twitter mesajı ile İmamoğlu’nu tebrik etmesi siyasi tansiyonun düşmesine neden olmuştur.
Keza, İmamoğlu da en kısa zamanda Erdoğan’ı ziyaret edip kendisi ile uyum içinde çalışmak istediğini bildirmiştir.
Ben de bu sonuçların hayra tebdil olmasını diliyorum.