SON DAKİKA
Hava Durumu

İNSAN DEDİĞİN BU GÖVDE MİDİR?

Yazının Giriş Tarihi: 04.10.2016 10:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.10.2016 10:52

Gövdeyi biliyoruz, et ve kemik parçası. Hayvanda olan yeme, içme, yatma, kalkma, tuvalet, üreme hepsi bu gövdede var. Gövde yer, oturur, gezer, dolaşır, uyur. Gövdenin tüm ihtiyacı maddeseldir. Bizim gövdemiz esas büyük evrendir, dışarısı değil.Çünkü bütün elementlerin özünden meydana gelmiştir ve herşey havadan, enerjiden gelir döner, bitki olur, hayvan olur,insanda hücre olur.”
Biz bu gövdeyle iş yapacağız. Bu gövde, eldiven. Cerrahın ameliyatta eline giydiği eldiven ameliyatı ben yaptım diyebilirmi? Biz de, gövdemiz olan eldiveni kendimiz zannedip iş yaptık diyoruz. Can kendi üzerine bedeni giysi yapmış. Bu giysiler canın emrinde çalışırsa ne âlâ. Can kendini çekti mi
yığılıp kalırız, elden çıkarılmış eldiven gibi.”
“Gövde, dış dünyaya ifade aracıdır. İç dünyada gerekli bir araç değildir. Kulaksız dinleyebilir, gözsüz görebiliriz. Dinlemek ve görmek hissetmek demektir, işitmek ve bakmakdeğil. Konuşmadan da anlaşabiliriz.”
“Bugün insanoğlu kendisini insan deyince gövde, et kemik kısmı zannediyor.,sıkıntı orada. Ancak bu göz değil gözden gören, ağız değil ağızdan konuşan, kulak değil kulaktan duyan insandır. Yediren, içiren, yatıran, uyutan kısmımız insandır.”
Bu gövde, içinde sahibi olan insan varsa onun emrindedir. Sahibi içinde yoksa, gövdedeki hayvan fiilleri kendi başına icraata geçer. İzleyin kendinizi akşama kadar; kâh kuzu olup uysallaşıyorsunuz,
kâh güvercin olup haber taşıyorsunuz, kâh tilki olup kurnazlık yapıyorsunuz, deve olup  kinleniyorsu-nuz, keçi olup inatlaşıyorsunuz, tavuk olup yeni bir şeyler yumurtluyorsunuz…Bir sürü hallere girip çıkıyorsunuz.” Bazen kurt olup birilerini parçalıyorsunuz. Bazen karga olup birilerini didikliyor, dedikodu yapıyorsunuz. Köpek olup ısırıyorsunuz. Bülbül olup şakıyorsunuz. Bunlar hep bizdeki hayvan hücreleri işte.”
Gövde, elementlerin tamamından meydana gelmiştir. Bütün elementlerin, bütün hayvan sıfatlarının tümünden meydana gelmiştir. Bunu şöyle de izah ederiz. Hava sıkışmış toz olmuş,sıkışmış toprak olmuş, sıkışmış bitki olmuş, sıkışmış hayvan olmuş, hepsinin zuhuratının sonunda bu gövde meydana gelmiş.
Ama yaradılan İnsan yaradılış amacını unutmuş ve kendisini madde alemine köle etmiş, madde aleminde yaşayan ise İnsanı madde sanmış  yani gövdeden ibaret saymıştır. Oysa bu gövde ölümle birlikte toprağa giriyor, toprak oluyor. Ama insan ölmez. O halde bu gövde İnsan olamaz. Cenaze namazında bile ölenin ismi söylenmez er veya hatun kişi niyetine diye kılınır cenaze namazı. Çünkü ölen insan değil gövdesidir. Bu gövde sadece İnsanın evidir.
Bir ayette yüce Yaradan, ‘’ yere göğe sığamadım, mü’min kulumun gönlüne sığdım…’’ şeklinde buyurmuştur.  O halde Allah’ı yerde gökte aramanın faydası yoktur.  Marifet bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu söyleyen Allah’ı dışarıda aramak  değil içeride aramaktır.
Peki neresidir bu içerisi..Bunun cevabını zaten vermiş Yaradan, ‘’ yere göğe sığamadım, mü’min kulumun gönlüne sığdım…’’
 
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.