Türkiye uzun yıllar koalisyon hükümetleri ile idare edildi. Kendi içinde kan uyuşmazlığı olan bu hükümetlerden icraat beklemek ham bir hayalden öte geçmedi. Bu yıllara kaybolmuş yıllar diyebiliriz. Demirel ve Ecevit’in koalisyon hükümetlerinin ülkeye faydadan çok zararı olmuştur. Hele Ecevit’in meşhur Güneş Motel hükümeti tam bir facia olarak siyasi tarihimize geçmiştir.
Türkiye 12 Eylül darbesinden sonra yapılan ilk seçimde Anavatan Partisi’nin tek başına iktidara gelmesi ile birlikte bir istikrar dönemine girmiştir. Özal’lı yıllar olarak bilinen bu dönemde Türkiye’de yatırımlar artmış işadamlarının dünya ticaretini yakından görmeleri sağlanmıştır. Çünkü rahmetli Özal yurtdışı gezilerine giderken uçağa işadamlarını da doldurur öyle giderdi. Böylece onların yurtdışı ticari temaslarda bulunmaları sağlanıyordu. Özal’ın bu bilinçli ve atak davranışları ile işadamlarının ın da gözleri açıldı. Dünya ölçeğinde nasıl ticaret yapılması gerektiğini öğrendiler.
Özal’dan sonra tekrar koalisyon hükümetleri başlayınca ülkedeki istikrar da bozulma başladı. Aynı hükümet içinde anlaşmazlıklar görülmeye başlandı. Büyümenin önündeki en büyük engel de istikrarsızlıktı.
2002 yılında AK Parti ve Tayyip Erdoğan tek başına iktidara gelince Türkiye’nin talihi yeniden döndü ve Türkiye’nin istikrar içinde büyümesinin önü bir kez daha açılmış oldu. İşte bu dönem Türkiye’nin altın dönemi olmuştur ve her alanda yapılan dev yatırımlarla sürmektedir.
Bu öyle bir dönem olmuştur ki daha önceki tek parti iktidarlarından son derece farklı ve onların çok üzerinde hizmetlere vesile olmuştur.
Bu nedenle Türkiye bu altın dönemin kıymetini bilmelidir.
Türkiye eskiden olduğu gibi yine eski siyasî kısır çekişmelere geri döner ve istikrarı bozarsa bundan ülke ve millet olarak büyük zarar görürüz ve bunun hesabını veremeyiz.
Türkiye’nin kaybettiği yılların telafisi için istikrarlı büyümesini sürdürmesi gerekmektedir. Bu iktidarın da yapmış olduğu hatalar olabilir ancak hizmetleri çok fazladır. Bu nedenle iktidarının sürmesi memleketimizin hayrınadır.
Lider Erdoğan da son derece tecrübe sahibi olmuş ve gerek ülke ve gerekse de dünya meseleleri hakkında bir uzman konumuna ulaşmıştır. Bu şartlar altında Erdoğan’ın bu birikiminden faydalanmasını da bilmelidir.
Türkiye artık hedefleri olan bir ülkedir. Bu hedeflerine ulaşması için istikrarlı bir siyasi ve ekonomik ortam gerekmektedir. Bu da hükümetin doğru icraatlarına ve milletin desteğine bağlıdır.
